Türkiye neden bir tenis şampiyonu çıkaramaz?
Dünyada 18 yaşındaki gençler bile, sadece spor yaparak hem uluslararası ün sağlıyorlar hem de milyonlar ve hatta milyarlar kazanıyorlar.
Bunun son örneğini, 18 yaşındaki İngiliz tenisçi Emma Raducanu yaptı. Emma, Çinli bir anne ile Romen bir babanın kızı, Kanada'da dünyaya gelmiş, ailesi 2 yaşında İngiltere'ye taşınınca İngiliz vatandaşı olmuş.
13 Kasım 2002 doğumlu Emma, bu genç yaşına binicilik, golf, moto-kros, basketbol, bale ve yüzme sporlarını sıkıştırdı. Sonuçta mükemmel bir tenisçi oldu ve hafta sonunda Amerika'da Yapılan Açık Tenis Turnuvası'nda elemelerden katılarak şampiyon oldu.
Ama bu öyle bir şampiyonluk ki, yarım asırdır hiç bir İngiliz'in yapamadığını yaptı Emma ve adını spor tarihine yazdı. Ayrıca 2,5 milyon dolarlık da ödül kazandı. 100 milyon dolarlık bir sponsorluk anlaşması imzalaması da an meselesi. (100 milyon doların ne kadar büyük olduğunu anlatmak için tek bir örnek vermek gerekirse, bizim Tank palet Fabrikası'na Katarlılar sadece 50 milyon dolar ödediler.)
Peki, nasıl oluyor da, Emma gibiler bu yaşta böyle bir başarıya imza atarken, dünyanın hiç bir tenis turnuvasında Türkiye'den bir sporcunun adına rastlamıyoruz?
Aslında nedenleri malum. Pandemi yüzünden zaten 1,5 yıldır okullar kapalı ama yine de biz önceki yıllara bakarak saptamalarda bulunalım.
1- Bizim çocuklarımız spor yapmak yerine LGS ve YKS gibi saçma sapan sınavlara hazırlanmak zorundalar.
2- Liseden ve üniversiteden çok önce, daha ilkokula kayıt için bile, çocuklar zaman zaman 'İzmir torbası' gibi sahtekârlık yöntemleri ile anılan, okul kuralarına girmek durumundalar.
3- Okullar, çocuklar bu sınavlara hazırlansınlar diye beden eğitimi derslerini kaldırdılar.
4- Memlekette okulların çoğu imam hatiplere çevrildiği için kızların tenis oynaması zaten fiilen mümkün değil.
5- Ayrıca İngiltere gibi her mahallede tenis sahası, yüzme havuzu da yok. Mahallelerin boş kalan yerlerine sağ olsun bizim yöneticilerimiz son 20 yılda AVM'leri kondurdular. Türkiye'de 400'ü aşkın AVM var, emin olun İstanbul'da bunun yarısı kadar tenis sahası yoktur.
6- Pandemi öncesinde hafta sonunda kısmen basketbol, yüzme kursları filan vardı ama onlar da paralı olduğu için, her ailenin çocuklarını buralara göndermesi mümkün değil.
7- Yazıya konu olan İngiliz kızı Emma, muhtemelen dört beş dil biliyor, annesi nedeniyle Çince, babası nedeniyle Rumence, yaşadığı ülkenin dili olan İngilizce ve eminim doğduğu ülkenin dili olan Fransızca konuşuyordur. Türkiye'de ise, hala bazılarının ana diliyle konuşmaları bile yasak.
8- Okullarda, sınavlar yüzünden kaldırılan ders beden eğitimi ile sınırlı değil, müzik de fiilen yok.
9- Türkiye'de eğitim o kadar batmış durumda ki, vatandaş parayla okusun diye çocuklarını dünyanın en pahalı özel okullarına gönderiyor ama oralar da batmış durumda. En pahalı liseleri bitirenler bile üniversite kapısında sürünüyorlar.
10- Pandemi ise tüm bu olumsuz koşulları daha da ağırlaştırdı. Yazıp duruyorlar, uzaktan eğitim verilen 1,5 yıl içinde, evinde bilgisayar olmayan yüz binler varmış.
İşte tüm bu nedenlerden ötürü Türkiye'den ne bir tenis şampiyonu, ne de kayak şampiyonu çıkar. Eğitim iyi olmadığı için 'Dahi öğrenci' de çıkmaz.
NOT 1: Tüm bu olumsuzluklara rağmen, voleybolcu kızlarımız yine de önemli başarılara imza atmadı değil. Filenin Sultanları hem olimpiyatlarda, hem Avrupa Şampiyonası'nda yüzümüzü güldürdü. Ülkenin koşulları, voleybolcuların başarısını bir kaç kat daha değerli kılıyor.
NOT: Şunları da kayda geçelim. Benim tenisle bir ilgim yok, sadece televizyonda kısır siyasi tartışmalardan kaçmak için seyrediyorum. Aynı şekilde hiç ilgim olmadığı ve oynamayı bile bilmediğim golf de benim için bir alternatif. Çünkü golf maçlarını seyretmek, yeşil çim sahaları, güzel ağaçları seyretmek, bizim televizyonlardaki tüm programlardan daha dinlendirici.