HIV alanında test farkındalığının artırılmasını hedefleyen ve her yıl kasım ve mayıs aylarında gerçekleşen Avrupa HIV Testi Farkındalık Haftası, Türkiye’de de hayata geçirildi. 21-27 Kasım tarihlerindeki farkındalık haftası kapsamında ‘Bugününü Test Et, Yarınını Tanı Kampanyası’ düzenleniyor. Çeşitli etkinliklerle HIV testinin yanı sıra, erken tanı ve tedaviye erişimin önemi vurgulanıyor. Bu kapsamda ilaç firması Gilead’ın ev sahipliği, Okan Bayülgen’in moderatörlüğünde hekim dernekleri ve konuyla ilgili STK’lar, DADA Sahne’de düzenlenen özel bir etkinlikte bir araya geldi.
KADIN OLGULAR NEREDE?
Dünyanın pek çok ülkesinde, HIV’in yayılmasına yönelik önlemlerle yıllık yeni vaka sayısı son 10 yılda sabit kalmış veya azalırken, Türkiye’de yıllık yeni vaka sayısı hala belirgin şekilde artıyor.
Gerçek durumu yansıtmayan resmi rakamlara göre, Türkiye’de şimdiye kadar toplam 36 bin 600 kadar HIV olgusu saptandı. Bunların yüzde 80’i erkek, yüzde 20’si ise kadın. HIV AIDS Korunma ve Eğitim Derneği (HAKED) Başkanı Prof. Dr. Yeşim Taşova, “Kadınlar nerede? Bunu sorgulamak gerekiyor” dedi.
Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Programı (UNAIDS) dünya çapında yıllık yeni vaka sayılarının 2000’li yılların başlarından itibaren düşüşe geçtiği tahmin ediliyor. Ancak Türkiye’de yeni vaka sayıları artmaya devam ediyor. HIV pozitif durumunu bilme oranının yüzde 90 seviyesine çıkarılması durumunda, 2040’a gelindiğinde olası vakaların önemli ölçüde önlenebileceği varsayılıyor. Taşova, “Bireyler HIV pozitif durumunu bilip tedavi altında olduklarında, viral yükleri belirlenemeyen düzeydeyse HIV’in cinsel yolla bulaşma olasılığı yok. Bu nedenle test farkındalığını ülkemizde artırmayı önemsiyoruz” dedi.
Türkiye’de HIV pozitif bireyler çoğunlukla 25-29 ve 30-34 yaş grubunda. Ancak Taşova daha ileri yaşlara, özellikle 50 yaş üstüne dikkat çekiyor: “Gittikleri herhangi bir sağlık kurumunun ‘50 yaşında bunda HIV olur mu?’ dememesi gerekiyor. 13-18 yaş grubunda da giderek artan uyuşturucu bağımlılığıyla birlikte HIV de artıyor.”
YÜZDE 55 OLGUDA NASIL BULAŞTIĞI BİLİNMİYOR
Türkiye’deki olguların yüzde 44’ü virüsü cinsel yolla alıyor. Olguların yaklaşık yüzde 30’unun heteroseksüel olduğunu belirten Taşova, şöyle devam etti: “Ama biz yüzde 55 olguda HIV’in nasıl bulaştığını bilmiyoruz. Bildiğimiz şey, 2012’de bu yana Türkiye’de HIV dört kat arttı ve Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) de dikkatini çekti. Çek Cumhuriyeti, Slovenya, Macaristan gibi ülkelerle birlikte bu gruba giriyoruz.”
Geliştirilen tedavilerle virüs bastırılarak, kronik bir enfeksiyona dönüştü. Düzenli ve etkili tedaviyle yaşam süresi 35-45 yıl kadar uzadı. DSÖ, 2030’a kadar olguların yüzde 95’inin tanı almasını hedefliyor. Bu oran dünyada ortalama yüzde 85, Türkiye ise yüzde 50. Taşova şunları söyledi: “Aynı hedefe göre tanı koyduğumuz olguların yüzde 95’i tedaviye ulaşmalı. Türkiye’de tanı alanların oranı yüzde 85’e ulaşıyor. Tedaviye ulaşanlarınsa yüzde 95’inde virüs baskılanmış olmalı. Bu oran ise ülkemizde yüzde 86. Olguyu bulduk mu iyi takip ve tedavi ediyoruz. Ama biz bulamıyoruz. Yarısı ortalıkta, kendileri de HIV pozitif olduklarının farkında değil. Dolayısıyla tedaviye ulaşamıyorlar. Yaşam süreleri kısalıyor. En önemlisi başkalarına da bulaştırıyorlar. Bugünü test et, yarınını tanı diyorum.”
Etkinlikle katılımcılar şunları söyledi:
Prof. Dr. Asuman İnan (Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği-KLİMİK): Geçmiş yıllarda dünya çapında artmış olan HIV enfeksiyonunun yayılımı, erken tanı ve etkin tedavi yöntemlerinin kullanılması ve geniş çaplı kontrol programlarının kararlılıkla uygulanması sayesinde günümüzde pek çok ülkede kontrol altına alındı. Artık biliyoruz ki, viral yük belirlenemeyen düzeydeyse HIV’in cinsel yolla bulaşma olasılığı yok. Buna Belirlenemeyen=Bulaştırmayan diyoruz. Bu sayede HIV ile yaşayan kişilerin virüsü bulaştırma risklerinin neredeyse sıfıra indiği ve doğal yollarla çocuk sahibi olabildikleri kanıtlandı.
Prof. Dr. İftihar Köksal (Enfeksiyon Hastalıklarından Korunma ve Savaşım Derneği- ENFEKDER): Türkiye, tedaviye erişim ve tedavide başarılı ancak, test ve tanıda hedeflerin maalesef gerisinde. Hekimler olarak enfeksiyonun yayılımını önlemek için en öncelikli aksiyonun tanı koymak olduğuna inanıyoruz. Ülkemizde sağlık kuruluşlarında HIV testi güvenle yapılıyor. Bununla birlikte, test yaptıran veya tanı alan kişiler damgalanmaya maruz kalmaktan çekinebildikleri için testlerin anonim şekilde yani kimlik bilgisi paylaşmadan da yapılabiliyor olması çok önemli. HIV şüphesi taşıyan kişiler mutlaka sağlık birimlerine giderek test yaptırmalı.
KADINLARA EŞLERİ BULAŞTIRIYOR
Prof. Dr. Hayat Kumbasar (HIV Enfeksiyonu Derneği- HIVEND): HIV enfeksiyonuna cinsiyet bazlı bakacak olursak, aslında en savunmasız grubu kadınlar oluşturuyor. Tanı çoğunlukla gecikiyor, tanısını bilmeyen-dolayısıyla tedavi almamış gebe kadınlar HIV ile enfekte bebekler hayata getirebiliyor. Kadınlar bilinçlendirilmeye en fazla ihtiyacı olan hedef gruplardan birisi. Kadın oranı giderek artıyor. Bilhassa ergen genç kadınlar maalesef dünya genelinde giderek artan en savunmasız grup olarak kabul ediliyor. Bizde pozitif olgular içinde kadınların oranı yüzde 10-20 arasında değişiyor. Bu kadar artışın en önemli sebebi, cinsiyet eşitsizliği. Kadın HIV pozitif bireylerin yüzde yüzde 95’i tek eşli, ev hanımı, genellikle eşlerinden virüsü alıyorlar. Kadınlar hastalıklarının hiç farkında değil. Test yaptırma ihtiyacı duymuyorlar. Bilinç düzeyleri, farkındalıkları çok az. O yüzden erken dönemde tanı almıyorlar. Hastalık konusunda da biraz daha şanssızlar, onlarda daha hızlı ilerliyor. Doğurdukları çocuklar da enfekte olabiliyor.
ERKEKLER DAHA KOLAY TESTE GİRİYOR
Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu (Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği- EKMUD): Erkekler bir parça daha -yaptıkları suçun farkında oldukları için- test yaptırmaya kolay gönüllü oluyorlar. Benim hastalarımın oranı yüzde 97 erkek, yüzde 3 kadın gibiydi. Şu anda kadınların oranı yüzde 10’u geçti. Kadınları ayrı taramak lazım.
Türkiye HIV/AIDS Programı (2019-2024), üç temel amaç doğrultusunda şekillendirildi. Yeni vaka sayısı ve enfeksiyona bağlı ölümleri azaltmak, HIV/AIDS’e yönelik sağlık hizmetlerinin kapasitesini genişletmek ve HIV ile yaşayan bireylere yönelik ayrımcılığı ve mahremiyet ihlallerini önlemek. Bu noktada toplumun HIV’I tanıması, bulaş yollarını öğrenmesi son derece önemli. Günlük sosyal yaşamsal faaliyetlerle HIV bulaşmaz diyoruz. Örneğin, HIV’in öpüşmekle ya da aynı çatal bıçağı kullanmakla bulaşmayacağı bilgisi dahi ne yazık ki toplumda yeterince özümsenmiş değil.
Dr. İlkay Akbulut (AIDS ve Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Derneği- ACYBHD): Ülkemizde tüm sağlık kurumlarında HIV testi yapılıyor. İstanbul, İzmir, Ankara ve birkaç şehirde daha bulunan gönüllü danışmanlık ve test merkezlerinde ise anonim olarak HIV testi yaptırabiliyorsunuz. Bu merkezlerde HIV testi yaptırdığınızda kimlik bilgilerini vermek zorunda değilsiniz. Tanı pozitif çıkarsa; kişinin anonimliği korunarak, bir kodla Sağlık Bakanlığı’na bildiriliyor. HIV’de erken tanı çok önemli. Çünkü HIV enfeksiyonu, tedavisi olan bir enfeksiyon. Ancak tanı alınmadığı ve tedavi edilmediği zaman ağır sonuçları olabiliyor. Türkiye’de bir kez tanı aldıktan sonra tedaviye erişim olanaklarımız çok gelişmiş. Toplumda bulaşı azaltmak için mutlaka tanı koyabilme yüzdemizi artırmamız ve tanı alan bireyleri bir an önce tedavi altına almamız gerekli. Bunun için de başta risk altındaki kişilere yönelik olmak üzere teste erişim olanaklarını kolaylaştırmalı, genişletmeli ve güçlendirmeliyiz.
TÜRKİYE'DE YILDA SEKİZ MİLYON TEST YAPILIYOR
Çiğdem Şimşek (Pozitif-iz Derneği): Erken dönemde HIV tanısı almak çok önemli. Çünkü HIV, tedavisi olan bir enfeksiyon. Kişiler AIDS evresinde dahi tanı alsa uygun tedaviler sayesinde geri dönebiliyorlar. Hiç kimse test yaptırmaktan çekinmesin. Evli veya bekâr demeden herkesin test yaptırması çok önemli. HIV tanısı alanlar bazen internetten bazen de hekimlerin yönlendirmesiyle bize başvuruyor. HIV tanısı alan kişiler ilk zamanlarda kaygı yaşayabiliyor. Tam da bu noktada bizler HIV ile yaşayan dostlarımıza elimizden gelen her türlü desteği veriyoruz. Bugün, HIV ile yaşayan kişiler herkes gibi sağlıklı ve uzun bir ömür sürdürebiliyor. Çalışabiliyor, evlenebiliyor ve enfekte olmayan bebek sahibi olabiliyor. Hayatın her alanında var olmaya devam edebiliyor.
Canberk Harmancı (Pozitif Yaşam Derneği): Türkiye’de yılda sekiz milyon HIV testi yapılıyor ama bu testlerin 18-45 yaş arası aktif cinsel hayatı olan kişilere yapılması önemli bir nokta. Partnerinizin kim olduğunun bir önemi olmaksızın korunmasız tüm cinsel ilişkiler, HIV ile karşılaşmanıza neden olabilir. Bugün HIV’e dair en zayıf noktamız enfeksiyonla karşılaşma riskini bilmeyen veya yanlış bilen kişilerin korunmayı ihmal etmesi. Bu konuda farkındalık çok önemli. Biz onlara elimizden gelen desteği sunuyoruz. Ancak tedavi protokollerinin psiko-sosyal desteği de içermesi gerekiyor. Tanı alıp doğru tedaviye ulaşmanız, hayatınızı hiç değiştirmeden sağlıkla yaşamanızın anahtarı olacaktır.