Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Doğan Satmış

Doğan Satmış

Yazar

Türkiye'nin ırkçılık tarihi ve bir tiyatro oyunu

Geçenlerde bir tiyatro oyununun galasına gittim. Handan Gökçek''in yazdığı, Tomris Çetinel ve Yasemin Şimşek Tüzün''ün oynadığı oyunun galası, Şişli Tiyatrosu''nda yapıldı.

Şişli Tiyatrosu, İstanbul''un göbeği Şişli''de, eski bir pasajın, daracık bir merdivenle inilen bodrum katında. Fuayesi, salona girenlerin dörtte birini bile alacak kadar büyük değil; neyse ki, pasaj akşam saatlerinde boş ve seyirciler fuaye yerine pasajın koridorunu kullanabildiler.

Türkiye''de, inşaatla uğraşanların ve zengin iş adamlarının tiyatro-miyatro ile ilgileri olmadığı için, lüks AVM''lerin devasa salonları bomboş dururken, tiyatrolar böyle bodrum katlarında tıkış tıkış yerde var olma savaşları veriyorlar. Çünkü bizim zenginlerimiz, ellerindeki binalar ancak para getirirse, kullandırtmayı seviyor; eğer işin ucunda para yoksa boş tutmak onlara daha çok zevk veriyor. O yüzden, yüzlerce AVM''nin belki de binlerce dükkanı boş duruyor. O yüzden resmî rakamlara göre İstanbul''da 750 bin konut, kimsenin yaşamadığı boş evler olarak bekliyor ve konut stokunu oluşturuyor.

Bu evleri boş tutmak, ihtiyacı olanlara yeterince arz sağlanamadığı için konut fiyatlarının artmasına da yol açıyor. Eğer bu 750 bin konut bir anda satışa çıksa, konutların fiyatı tabii ki düşer, bunu bildikleri için konut stokçuları hiç harekete geçmiyor.

***

Yeniden tiyatroya dönersek, Şişli Tiyatrosu''nda sergilenen oyun, "Elenika, Son Kantocu" adını taşıyor.

600 yıl boyunca ırkçılıktan kaçanlar için bir ''güvenli cennet'' olan Osmanlı İmparatorluğu''nun, son 30-40 yılında bir ''ırkçılık cenneti''ne dönüşmesi insanı şaşırtan bir gerçek.

Düşünün 500 yıl önce Avrupalıların elinden kaçan Yahudilere kapılarını açan Osmanlı, kendi son yıllarında, 500 yıl önceki Avrupalıların durumuna düştü ve belki de o yüzden çöktü. Anadolu''da homojen bir ülke kurmak için yola çıkan İttihatçılar, Müslüman olmayanları göndermeye çalıştı, sonraki yıllarda yaşanan mübadeleler de Rumları gönderdi, zaten az olan Yahudi nüfus da, 1930''ların ırkçı atmosferinde ve devamında yerlerinden edildi. Ancak bunca olana rağmen bu hareket hız kesmiş değil. Kürtler ve Aleviler derken, şimdi de dinine-ırkına bakmadan iyi yetişmiş ''Beyaz Türk''ler ülkeden gitsin'' diye bir atmosfer yaratıldı. Sosyal medyada, "Türkiye bir doktor-mühendis-mimar-pilot-yazılımcı kaybetti, Almanya-ABD-Fransa-Kanada kazandı" gibi mesajlar görmek artık sıradan hale geldi.

İyi ama ülkenin başka dinlerinden insanlarını, başka dil konuşan ırklarını, iyi eğitilmiş mensuplarını gönderince burası daha iyi bir yer olmuyor ki. Giden her eğitimli insan, bu ülkenin insan zenginliğini azaltıyor. Maalesef bu gerçeğe aldıran yok, hatta ''iyi ki gidiyorlar'' diye sevinenler var. Bir televizyon programı hatırlıyorum, kerameti kendinden menkul uyduruk bir parti lideri, "Ben oğluma daha iyi bir ülke yaratmak için çabalıyorum" diyen konuşmacıya "Oğlunu da al, git!" diye bağırmıştı. Kimse de kendisine, "Sen niye gitmiyorsun da başkalarını kovuyorsun?" demedi.

***

Gelelim bizim Şişli Tiyatrosu''ndaki oyuna. Dediğim gibi oyunda, Demokrat Parti döneminin ırkçı organizasyonu 6-7 Eylül olaylarından sonra kendini evine kapatan ''Son Kantocu''nun hayatı anlatılıyor. İstanbul''un eğlence dünyasının kaybolan bir sayfası göz önüne seriliyor.

İlk bölümü biraz ağır ilerleyen oyun, salonun fiziki koşulları nedeniyle çok rahat bir ortam sunamasa da, tiyatro severler için iyi bir fırsat. Bir kahvenin 60 liraya satıldığı, bir sinema biletinin 100 lirayı aştığı ortamda, bir kahve fiyatına tiyatro oyunu seyredip, biraz düşünebilmek, önemli bir fırsat.

Son Kantocu Elenika''yı seyredin ve ülkenin bir renginin nasıl silindiğine siz de tanık olun.

 

Yazarın Diğer Yazıları