Uzmanlar, uyuzun dünya üzerinde görülme prevelansının, literatürlere göre yüzde 0,2-71 aralığında değiştiğini belirtiyor. Altınbaş Üniversitesi SHMYO Öğretim Görevlisi, İlk ve Acil Yardım Program Başkanı Özlem Karagöl, uyuzun sosyoekonomik düzeyi düşük olan ülkelerde daha çok görüldüğüne işaret etti. Temizlik koşullarının hala yeterince sağlanamadığı deprem bölgelerindeki toplu yaşam alanlarında da uyuz riski artarak devam ettiğine dikkat çeken Özlem Karagöl, buna ek olarak huzurevleri, yaşlı bakımevleri, çocuk esirgeme kurumlarında da sıklıkla rastlanıldığını hatırlatarak bulaş yollarının iyi bilinmesi gerektiğinin altını çizdi.
Uyuz hastalığı nasıl bulaşır
Özlem Karagöl, uyuz hastalığının tipik olarak, akarların yeterince uzun süren ciltten cilde temas yoluyla yayıldığına işaret etti. “El sıkışmak ya da kısa bir sarılma ile bulaşmaz. Ancak ailenin bireyleri ve cinsel partnerler arasında da kolayca yayılabilir. Yatak takımları veya havlular gibi paylaşılan kişisel eşyalarla uzun süren temas olursa bulaşabilir” uyarısında bulundu. Uyuzun daha çok temizlik koşullarının ideal olmadığı ve insanların uzun süre boyunca birbirine yakın olduğu yerlerde görüldüğünü dile getirdi. Cinsel olarak aktif, birden çok partneri olan yetişkinlerin, hapishane mahkumları, kurumsal bakıma muhtaç insanlar, kalabalık koşullarda yaşayan insanlar ile çocukların ya da yaşlılar gibi bakım tesislerinde kalanların uyuz hastalığına yakalanma riski en yüksek gruplar arasında olduğunu vurguladı. Özlem Karagöl ayrıca kreş ya da anaokullarına da sık sık uyuz taraması yapılması gerektiğini söyleyerek, “Küçük çocuklar birbirlerine sık sık dokunarak oynama eğilimindedir. Ayrıca, öğlen uykusunda yastıklarını ve battaniyeleri de paylaşabilirler. Anaokuluna devam eden bir çocukta uyuz bulunursa, bunu personele bildirmek önemlidir. Çocuğun sınıf arkadaşlarının ve bakıcılarının da tedavi edilmesi gerekir” uyarısında bulundu.