Uzman isim tek tek açıkladı: İstanbul’da hangi ilçelerde zemin sıvılaşması var?

Uzman isim tek tek açıkladı: İstanbul’da hangi ilçelerde zemin sıvılaşması var?

Uyarıların arttığı İstanbul’da beklenen deprem öncesinde analizler devam ediyor. İstanbul’da zemin sıvılaşması tehlikesinin fazla olduğu yerler de belli oldu. İşte riskli noktalar…

Büyük deprem beklenen ve gözlerin çevrildiği İstanbul’da zemin sıvılaşmasının yoğun olduğu riskli noktalar tespit edildi. Prof. Dr. Süleyman Dalgıç, zeminde sıvılaşma riskinin özellikle Marmara Denizi kıyıları, Boğaz kıyıları, Haliç kıyıları ve Karadeniz kıyılarında olduğunu açıkladı.

Uzmanlar da özellikle "zemin sıvılaşması" açısından riskli olan ilçelerde inşa edilen binalarda, zemine uygun temel sistemi uygulanarak depreme karşı hazırlık yapılması konusunda uyarıda bulunuyor.

“İSTANBUL''DA VADİ YATAKLARI SORUN DEĞİL”

Kentteki zemin sıvılaşması görülen alanlara ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Süleyman Dalgıç, İstanbul''un birçok noktasında dere yatakları bulunduğunu, bu noktalara yapılmış çok sayıda da bina olduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Dalgıç, dere yataklarının alüvyondan oluşan genç zeminlere dikkati çekerek, "Dere yataklarında deprem sırasında sıvılaşma riski ve taşıma gücü kayıpları gibi sorunlar oluşarak binalara zarar verebiliyor. Eğer bu alanlarda sondaj yapıp, ana kayaya ulaşıp, zemin iyileştirmesiyle binaları yapıyorsak, İstanbul''da vadi yatakları sorun değil. Ama direk bodrum kat yapmadan, zemin iyileştirmesi yapmadan binanızı yaparsanız aynı Maraş, Adıyaman, Antakya''da olduğu gibi bir hasarın ortaya çıkması mümkün." değerlendirmesinde bulundu.

“FATİH''TE DOLGU VE ALÜVYON ZEMİNLER VAR”

İstanbul''da sıvılaşmanın en çok dere yataklarında yaşandığının altını çizen Dalgıç, "İstanbul''da zeminde sıvılaşma özellikle Marmara Denizi kıyıları, Boğaz kıyıları, Haliç kıyıları, Karadeniz kıyılarında var. Ayrıca Fatih''te dolgu ve alüvyon zeminler var. Bu nedenle Fatih''in kıyı kenarları biraz sorunlu. Bazı yerlerde 30 metrenin üzerinde dolgu zeminler var. Buralarda yapılmış eski binalar var. Bu binaların ilgili belediye tarafından denetlenmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Dalgıç, İstanbul''da zemine uygun binaların yapılmasının, depremde yaşanacak riski en aza indireceğini belirtti.

Binaları yaparken zemin etütlerine dikkat edilmesinin önemli olduğunun altını çizen Dalgıç, "Binanın temel sistemine ne kadar dikkat edersek yapacağımız yapılar o kadar ayakta kalacaktır. Binaların zemin etütleri sonucunda temel sistemlerini inceliyoruz. Eğer binada radye temel yapılacaksa radye temel yapıyoruz. Bazen radye temel de yapmak yeterli olmuyor. Çok farklı zemin iyileştirme yöntemleri var. Riskli gördüğümüz yapılarda uygun temel sistemini uygulayarak depreme karşı kendimizi hazırlamış oluyoruz. Binayı yaparken zemin ile planı birlikte yapmamız lazım." diye konuştu.

“YAPI DENETİM FİRMALARI YETERSİZ KALIYOR”

Prof. Dr. Dalgıç, binaların yapımında denetimlerin daha fazla artırılması gerektiğini de dile getirirken sözlerini şunları söyledi:

"Bina yapımında denetimler maalesef eksik. Yeni yapılan binalarda zemin etütlerini daha sıkı denetlememiz, gereken önemi vermemiz gerekiyor. Bu anlamda belediyelerdeki jeoloji mühendisleri sayısı yeterli değil. Belediyelerde jeoloji mühendisleri sayısını artırılması gerekiyor. Ayrıca yapı denetim firmaları yine yetersiz kalıyor. Firmaların bünyelerinde zemin etütlerini denetlemeleri için jeoloji mühendisi gerekiyor."

“RİSKE KARŞI HAZIRLAMAMIZ LAZIM”

Kuzey Anadolu Fay Hattının Marmara Denizi''nin içerisinden geçtiğini ve İstanbul''a 15 kilometre uzaklıkta bulunduğunu anımsatan Dalgıç, "Bu nedenle bazı ilçelerimiz risk altında olabilir. Bunun için yapılarımızı riske karşı hazırlamamız, yeni yapıları buna göre yapmamız lazım." diye konuştu.

Dalgıç, İstanbul''un zemin yapısının kötü olmadığını, insanlara bu durumun yanlış yansıtıldığının altını çizerek, şöyle devam etti:

"İstanbul''da bazı yerlerde vadi yatakları, alüvyon oluşumlar ve ''Kuş dili'' dediğimiz kötü zemin özelliğindeki bir formasyonumuz var. Diğer formasyonlarımız uygun özelliktedir. Zemin etütlerinin de taşıma gücü, oturma gibi değerlerini belirliyoruz. Böylece İstanbul ölçeğinde yapılan veya yapılacak yapılarda deprem riskini en aza indirgemiş oluyoruz. Binaları yaparken zemin ile yapı kalitesini birbirleriyle uyumlu olması gerekiyor. İstanbul''da bu uyumu sağladığımız zaman çok az hasarla gelecek depremi atlatabiliriz." (AA)

İlgili Haberler