Bu zararlı maddelerin soluduğumuz hava, içtiğimiz su, kullandığımız kozmetikler ve parfümler gibi birçok yolla vücuda girdiğini belirten Demirci, özellikle çocuklar ve hamileler için bu durumun büyük bir risk oluşturduğunu vurguladı. Endokrin bozucu olarak adlandırılan bu kimyasalların, çocuklarda obezite, diyabet ve gelişim geriliklerine, hamilelerde ise fetüs gelişiminde bozukluklar ve görme problemlerine neden olabileceğini ifade etti.
Güven Hastanesi'nden Doç. Dr. İbrahim Demirci, endokrin bozucuların hormon sistemine olumsuz etkiler yapan kimyasal maddeler olduğunu belirtti. Bu maddelerin, uzun süreli maruziyet sonucu dokularda birikerek üreme, büyüme, gelişme ve sinir sistemi fonksiyonlarını bozduğunu söyledi. Demirci, bu kimyasalların erken veya geç ergenlik, doğurganlıkta azalma, obezite, diyabet, tiroid hastalıkları ve astım gibi pek çok sağlık sorununa yol açabileceğini dile getirdi.
Demirci, günlük yaşamda pek çok ürünün endokrin bozucular içerebileceğini belirtti. Bu kimyasalların, işlenmiş gıdalarda, plastik kaplarda ve yoğun tarım ilaçları kullanılan ürünlerde bulunduğunu, ayrıca sanayileşme sonucu su kaynakları ve solunan hava gibi doğal unsurlarda da endokrin bozucu mikropartiküllerin yer aldığını ifade etti.
Modern yaşamın getirdiği bu kimyasalların özellikle çocuklar ve hamileler için ciddi sağlık sorunları oluşturduğunu vurgulayan Demirci, endokrin sistemin çocukların büyüme ve gelişiminde kritik bir rol oynadığını belirtti. Endokrin sistemdeki sorunların çocuklarda gelişim geriliklerine, obezite ve diyabet gibi metabolik hastalıklara yol açabileceğini, ayrıca ileri yaşlarda kanser riskini artırabileceğini söyledi.
Demirci, bu zararlı kimyasallardan tamamen kaçınmanın mümkün olmadığını, ancak bazı yaşam tarzı değişiklikleriyle maruziyetin azaltılabileceğini ifade etti. Organik ve hijyenik gıdaların tercih edilmesi, plastik yerine cam veya çelik kapların kullanılması, meyve ve sebzelerin iyi yıkanması ve cilt üzerine zararlı kimyasallar içeren kremlerin sürülmemesi gibi önlemlerin alınabileceğini belirtti. Ayrıca, düzenli egzersiz ve dengeli beslenmenin bu kimyasallara maruziyeti en aza indirgeyebilecek yöntemler arasında olduğunu söyledi.