Yüksek kiloların çocukluktan itibaren bedende birçok hastalığın davetçisi olduğunu belirten Doç. Dr. Fatih Çiftçi, obezitenin körlükle ilişkisi olduğunu ifade ederek “Yaş fark etmeksizin obezite genel vücut sağlığı kadar göz sağlığını da bozar. Çünkü obezite çocukluk yaşlarında başladığında, aşırı kiloyla geçirilen her an hayatınızın geneline yayıldığı için tehlike daha ciddileşir. Günümüz dünyasında aşırı kilolu birey sayısı 2,1 milyar iken obez birey sayısı 700 milyon kişidir. Bu rakamlar insan sağlığını obezitenin ne kadar tehdit ettiğini göstermektedir” diye konuştu.
"SARI NOKTA HASTALIĞI RİSKİ YÜKSELİYOR"
Obezite durumunda, vücuttan dışarı atılması gereken zararlı toksinlerin atılamayıp böbrek, kalp, göz, beyin ve damarlara hasara yol açtığını vurgulayan Doç. Dr. Fatih Çiftçi, “Normalde dokuların kendini onarma özelliği vardır fakat vücuttaki biriken toksin arttıkça bu yenileme kabiliyeti de azalır. Bu durumda en fazla yaşla ilişkili olan sarı nokta hastalığıyla ortaya çıkar. Kilo fazlalığıyla birlikte damar hastalıkları, kolesterol fazlalığı, vücutta artmış yağ oranı ve artmış lipid düzeyi görülür. Bu süreçte sarı nokta hastalığını uyarır ve hastalığın oluşmasını tetikler ve agresif tip hastalığın gelişimine neden olabilir. Bireyde ne kadar fazla kilo varsa, sarı nokta hastalığı oluşum riski de o denli yükselir. Bu söylem her fazla kilolu kişinin sarı nokta hastası olacağı anlamına gelmez. Altta yatan genetik hastalık varsa sarı nokta hastalığı için kilosu olan ya da olmayanlarda fark görülür” dedi.
"ŞEKER HASTALIĞINA DA YOL AÇIYOR"
Obezitenin yol açtığı hastalıkların en başında şeker hastalığı geldiğini belirten Çiftçi, “Şeker hastalığı kaynaklı göz hastalıkları çok ciddi problemdir. Gözde kanama başlamışsa, ne kadar düzeltilmeye uğraşılsa da kanamalar devam eder. Bundan dolayı mümkünse kanamaların hiç başlamaması arzu edilir. Ülkemizde şeker hastalığının seyri, bir kısım hastanın ilk yıllarda kişinin hastalığını bilmemesi, ikinci periyotta hastalığı reddetmesi ve üçüncü periyotta hastalığının fark edilip tedavi yapılması ile geçer. Bu kaybedilen yaklaşık 15 yılda göz damarları su boruları gibi çatlamaya başlar. Tedavi içinse ancak lazer ya da ameliyat gibi geçici çözümler sağlanır. Fakat problem tamamen yok olmaz. Burada amaç eğer körlükten korunma olacaksa da bunun oluş zamanını mümkün olabildiğince uzatmaktır. Sonradan kişi kilo verse ve şekerini düşürse de o 15 yıllık gözde oluşan hasarın geriye döndürülmesi ihtimali düşüktür” diye konuştu.
"GÖZ TANSİYONUNA SEBEP OLUYOR"
Obezitenin göz tansiyonuna sebep olduğunu da belirten Çiftçi, “Bilinen en kötü göz hastalıklardan bir tanesi göz tansiyonudur. Göz tansiyonu, beyin ile göz arasındaki iletim sağlayan görme sinirini tahrip eder. Bireyin lensi, retinası, göz içi yuvarlağı sağlıklı olsa dahi göze gelen ışık beyne iletilmez. Işık beyine iletilemediği için görüleni algılamaz. Gözde tam ışık kaybı ortaya çıkar. Sarı nokta hastalığında hastada tam ışık kaybı olmaz ve hasta kenarlardan görebilir. Katarakt ise ameliyat ile çözülebilirken, göz tansiyonuna bağlı bir görme kaybında ameliyat, lazer veya ilaç gibi tedaviler sonuçsuz kalır, görme kaybının düzeltilebilmesi çok zordur” açıklamasında bulundu