Son günlerde hükümet seçim ekonomisi nedeniyle vatandaşa yönelik çeşitli zamlar ve kolaylıklar sağlarken, yaptığı açıklamalarla dikkatleri üzerine toplayan vergi uzmanı Ozan Bingöl''den kritik bir uyarı geldi.
Bingöl, Sözcü''ye değerlendirmelerde bulundu. Bingöl, “2023 Ocak-Şubat dönemindeki bütçe açığı 202,8 milyar TL oldu. Oysa bu bütçe açığının içine daha emeklilikte yaşa takılanlar (EYT), taşeron işçileri kadroya alma, emekli maaşlarındaki artış ve seçim ekonomisi harcamaları yer almıyor. Hal böyle iken bir de maalesef son yılların en büyük felaketlerinden birini yaşadık, 6 Şubat depremini. Depremin maliyetinin yaklaşık 100 milyar dolar olduğunu varsaydığımızda seçim sonrasına neden devasa bir ek bütçeyle uyanacağımızın emareleri de yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır” ifadelerini kullandı.
''''BU SON OLMAYACAK''''
Bütçenin yaklaşık yüzde 82''sinin vergi gelirlerinden oluştuğunu belirten Bingöl, bütçe ne kadar çok açık verirse, bu açığı kapatmak için o kadar çok vergi toplanması ihtiyacının ortaya çıktığını vurguladı. Bingöl, şöyle konuştu:
“Bunun içindir ki; 15 Mayıs sabahını takip eden günlere yeni vergiler, ek vergi artışları, tek seferlik vergi uygulamaları, sağlık katılım payı artışları, zamlarla uyanacağımızı söylemek kehanet olmayacaktır. Hatta 9 Mart tarihinde Kurumlar Vergisi mükelleflerine bir ek vergi getirildi. Daha doğrusu ek deprem vergisi. Bazı indirim ve istisnalardan yararlanan şirketler bu tutarların toplamının yüzde 10''u kadar bir ek vergi ödeyecekler. Böylece aslında seçim sonrası hayata geçirilecek olan vergilerin de ilki ile karşılaşmış olduk. Tabi şunu unutmayalım bu ek vergi, zincirin ilk halkasıdır ve son da olmayacaktır.”
HER YIL ŞAŞAN PLANI ELEŞTİRDİ
Bingöl, uygulanan ekonomi politikaları ve ekonomik gerçeklikten uzak ekonomik tahminler nedeniyle Orta Vadeli Programlar''ın daha yayımlandığı yılda değersiz bir kağıda dönüştüğünü ifade etti. Bingöl, “2022''de neredeyse yeni bir bütçeye denk ek bütçe yapılmak zorunda kaldı. Bu yıl da farklı bir şey olmayacak. Dolayısıyla, önümüzdeki bir yılı bile planlama becerisinden yoksun bir yönetim sergileniyor. Ülkenin Cumhurbaşkanı, ‘Önümüzdeki yıl herkes enflasyon hedefini yüzde 20''ye göre yapsın'' diye açıklama yapıyor ama yılın ilk iki ayındaki TÜFE artışı yüzde 10 oluyor. Merkez Bankası beklenti anketinde yıllık enflasyon yüzde 37,72 olarak yer alıyor” diye konuştu.
Seçim sonrası kaçınılmaz olan vergilerin maliyet artışına neden olacağını söyleyen Bingöl, “O da fiyat artışını getirmektedir. Ama bu enflasyondan en çok kim etkilenir, tabi ki sabit ücretliler, dar gelirliler, işçiler ve emekçiler… Enflasyon, başta ücret geliri elde edenler olmak üzere halkın büyük bir kesimini yoksullaştıran, gelir dağılımını bozan, temsilsiz ve adaletsiz bir vergidir. Enflasyon, cebimizdeki parayı gün gün, dakika dakika çalan hırsızdır” değerlendirmesini yaptı.
KKM''YE DİKKAT ÇEKTİ
İktidarın seçime kadar dövizde artış olmaması için bütün imkanlarını seferber ettiğini anlatan Bingöl, en son Suudi Arabistan''dan 5 milyar dolar geldiğini hatırlatarak, şöyle dedi:
“Ülkenin Kur Korumalı Mevduat nedeniyle çok daha büyük maliyetlere katlanacağı, bütçe açığının inanılmaz boyutlara ulaşacağı bir durumla karşı karşıyayız. KKM''deki yüz milyarlarca liralık artış, devlet bütçesine konulmuş ve her geçen gün hızla büyüyen bir saatli bomba gibi çalışıyor. Bütçeye öngörülemez ve dayanılmaz yük getirme potansiyelini bünyesinde taşıyor.”