Sevgi Aras, “Kemiklerin desteği olan kasların miktarının ve kuvvetinin azalması ile kendini gösteren sarkopeni, aynı zamanda yaşlıda hayatı tehdit eden düşmelerin bir nedenidir. Bu nedenle proteinden zengin dengeli beslenilmeli, D vitamini eksikliğinden kaçınılmalı, mümkünse kuvvetlendirici egzersizler düzenli yapılmalıdır. En önemlisi bunları gençlik çağlarından hatta çocukluktan itibaren hayatımızın bir parçası olmasına dikkat etmeliyiz” diyerek uyarıda bulundu.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Dahiliye ve Geriatri Uzmanı Prof. Dr. Sevgi Aras, “Her bireyde başlama yaşı ve hızı aynı olmamakla birlikte yaşlanmaya bağlı rezerv ve fonksiyonlarda azalma ile giden normal bir süreç vardır. Kas iskelet sisteminde de bu durum söz konusudur. Kemik kütlesinin azalması ile giden halk arasında kemik erimesi tıp alanında osteoporoz diye tabir ettiğimiz klinik durum herkes tarafından bilinirken, kemiklerin desteği olan kasların miktarının ve kuvvetinin azalması ile kendini gösteren sarkopeni çok konuşulmamaktadır. Oysa birey kaslarında dermansızlık hissettiğinde kendini yaşlı hissetmeye başlar” diye konuştu.
“D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNDEN KAÇININ”
Prof. Dr. Aras, şöyle devam etti:
“Bu yüzden yaşlı bireyin kas kuvveti ve yürüme hızı gençliğine göre azalmaktadır. Bu durum yaşlı bireyin günlük aktivitelerinin azalmasına, başkalarına bağımlı olmasına ve nihayetinde yaşam kalitesinin azalmasına neden olmaktadır. Sarkopeni aynı zamanda yaşlıda hayatı tehdit eden sonuçları olan düşmelerin bir nedenidir.
Kas miktar ve kuvvetinin azalmaması için özellikle proteinden zengin dengeli beslenmek, D vitaminini ihtiyaç ölçüsünde, düzenli almak ve mümkünse aerobik egzersizlerle birlikte kuvvetlendirici egzersizleri düzenli yapmak çok önemlidir. Aynı zamanda yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği gibi damarsal risk faktörlerinin ve bazı hormon bozukluklarının erken tanısı, kontrolü ve tedavisi sarkopenin yönetimi için çok önemlidir. En önemlisi bu önerilerin yaşlılık diye tabir ettiğimiz dönemin çok öncesinde gençlik çağlarından hatta çocukluktan itibaren hayatımızın bir parçası olmasına dikkat etmeliyiz.” (DHA)