Yerel seçimlere son sürat hazırlanan siyasi partiler, aday belirleme noktasında sona yaklaşıyor. Birçok parti belediye başkan adayını açıklarken birçok parti ve ittifak grubu henüz konuya ilişkin bir açıklama yapmadı. Bu anlamda çalışmalara başlayan anket şirketleri de, parti ve aday bazlı araştırmalarını sürdürüyor.
Yılın yeni gününe siyasi bir yazı yazarak başlayan Gazeteci/Yazar Ertuğrul Özkök, yerel seçim noktasında araştırma yapan Panorama Araştırma Şirketi’nin Aralık ayı anket sonuçlarını köşesine taşıdı.
Anketin geçen hafta abonelere gönderildiğini aktaran Özkök, yazısında dikkat çeken ifadelere yer verdi.
Özkök’ün yazısının ilgili kısmı ise şöyle;
"Karşımda duran, Türkiye'nin saygın araştırma kuruluşlarından biri olan Panorama"nın Aralık ayı anketi, geçen hafta abonelere gönderildi ve önümüzde duruyor. Günümüzde herkesin özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir belediye seçimlerine odaklandığı bir dönemde, araştırma sonuçları bu şehirlerle ilgili bilgiler içermekte. Ancak, uzun yıllardır seçim öncesindeki anketleri yayınlamamaya karar verdim ve bu politikadan vazgeçmeye niyetim yok.
Bu seferki anket sonuçları belediye başkanlıklarıyla ilgili değil; tam tersine, bugün genel seçim olsa kime oy verirdiniz sorusuna verilen cevapları içeriyor. Yani, 2028 yılına dair bir bakış sunuyor. Ancak, bu tarih için henüz 4 yıldan fazla bir zaman var.
ARALIK AYINDA SİYASİ PARTİLERİN DURUMU
Aralık ayının sonu itibarıyla AKP ve CHP'nin durumu şu şekilde:
AKP: %32
CHP: %22
MHP: %10
Yeşil Sol: %8
Zafer Partisi: %6
İyi Parti: %4
TİP: %4
Yeniden Refah: %4
Kararsızlar dağıtıldığında bu sonuçlar ortaya çıkıyor. Merkezdeki üç parti 8.5 ayda toplamda 12.5 puan kaybetmiş durumda. Bu da demek oluyor ki, 14 Mayıs seçiminden sonraki 8.5 ay içinde AKP 3.5, CHP 3.5, İyi Parti 5.5 puan kaybetmiş. Diğer yandan Zafer Partisi 3.8, Yeniden Refah 1.2, TİP 2.3 puan kazanmış.
Bu tablo karşısında dikkat çeken bir durum ortaya çıkıyor: Türk siyasetinin nispeten merkezi sayılabilecek üç büyük partide ciddi bir erime var. Kimler eriyor, kimler yükseliyor?
Yükselenler arasında "Bütün yabancıları mancınıkla evlerine atacağım" diyen parti, İstanbul Sözleşmesi'ndeki kadın haklarına yönelik geri adımlar atan bir parti ve solu daha yakından benimseyen bir parti dikkat çekiyor. Bu durumda, ülkenin merkezdeki makul çoğunluğunun hızla eridiğini ve kopanların kendini daha aşırı kutuplara atan bir trend içinde olduğunu gözlemliyoruz.
Bu noktada, AKP ve CHP'nin makul insanlarına seslenerek, 1990'lı yılların sonundaki ANAP ve DYP örneğine dikkat çekiliyor. Aklı başında olanları uyarmak adına yapılan bu çağrı, ülkenin politik sahnesindeki hızlı değişimlere ve aşırılıklara karşı bir uyarı niteliğinde."
