Suç delilini annesi yok etmiş
Sıla bebek hakkındaki soruşturma Malkara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tamamlanıp davanın açılması amacıyla fezleke Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi.
İKİ İDDİANAME BİRLEŞTİRİLDİ
Tekirdağ 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianamede anne Bakiye Yeniçeri için "İhmali davranışla kasten insan öldürme", "Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme", "Aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlali" suçlarından toplam 67 yıl hapis cezası talep edildi.
Sanlı Ö. hakkında, "Suçu bildirmeme, gizleme" suçundan bir yıl 6 ay, çocuklardan K.A.'nın babası Kani A. için ise "Çocuğun cinsel istismarı", "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından 28 yıl 6 ay hapis cezası talep edildi.
Hazırlanan iki ayrı iddianame Tekirdağ 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde birleştirildi. İlk duruşma 26 Aralık'ta Tekirdağ 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.
SILA'NIN ÖLÜMÜ KAFA TRAVMASINA BAĞLI İÇ KANAMA
İddianamede, Sıla Yeniçeri'nin İstanbul 1'İnci Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan adli tıp mütalaasında, bebeğin ölümünün künt kafa travmasına bağlı kafa içi kanama sonucu meydana geldiğinin bildirildiği belirtilerek künt kafa travmasına bağlı yaralanmasıyla ölümü arasında illiyet bağı bulunduğu kaydedildi.
Tekirdağ Şehir Hastanesi'nde düzenlenen bilirkişi raporunda ise cinsel istismara uğradığı belirtildi. Bebeğin vücudunda ısırık izleri bulunduğu, izlerin K.A.'nın DNA profilini içerdiği ifade edildi.
SILA'NIN KANLI BEZİNİ ÇÖPE ATMIŞ
Bakiye Yeniçeri, savcılıkta verdiği ifadesinde Sanlı Ö. ile birlikte yaşadığını, Malkara'da bir barda saat 16.00 ile 02.00 saatleri arasında konsomatrislik yaptığını, çalıştığı sıralarda çocukları Sıla ve A.S.Y.'yi Sanlı Ö.'nün yakın komşusu Kani A. ve çocuklarına bakmaları için bıraktığını anlattı.
2 Eylül günü Sıla'yı bıraktığı komşularından aldığında bezinde kan gördüğünü söyleyen Bakiye Yeniçeri, kimse görmesin diye bezi çöpe attığını ve kızına zarar verildiğini anladığını ancak kimsenin bilgisi olmasın diye örtbas ettiğini söyledi.
9 Eylül günü de bıraktığı Sıla'nın kustuğunu görmesi üzerine hastaneye götürdüğünü anlatan Yeniçeri, çocuklarını Kani A.'nın kızmaması için onun olmadığı zamanlarda evindeki çocuklara bıraktığını belirterek, 6 Eylül tarihinde Sıla'nın bezinde kan gördüğünü ve bezi çöpe attığını, daha sonra Sıla'nın durumu kötü olur ve ailesinin kendisine kızmasından korktuğundan bezi başka bir yerdeki çöp konteynerine attığını söyledi.
Sanlı'ya Sıla'nın bezinde kan gördüğünü söylediğini belirten Yeniçeri, "Cinsel bir şey olabilir mi diye sordum. Sanlı da 'Çocuk onlar yaa' dedi. Çocuklardan şüphelendim ancak onların da annesiz büyüdüğünü bildiğim için acıdım" dedi.
Bakiye Yeniçeri, bu ifadelerini 12 Kasım'da Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı'nda değiştirip Sıla'nın bezinde kan görmediğini, önceki beyanlarını psikolojisi bozuk durumda verdiğini savundu.
Yeniçeri, "Sıla'nın darbedilmesi ve istismara uğraması neticesinde tekrar darbedilip istismara uğrayabileceğini ve hatta ölebileceğini düşündüm. Ancak çalışmaya zorlandığım için çocuklarını Kani'lere bıraktım." ifadelerini kullandı.
"SUÇU BİLDİRMEDİ"
İddianamede, Sıla bebeğin velayetinin annesi Bakiye Yeniçeri'de bulunduğu belirtilerek şunlar anlatıldı:
“Velayetin kendinde bulunması ve hayatın olağan akışında kendi çocuğu olan maktulü korumak ve bakımını sağlamak ile yükümlü bulunduğu zira Türk Medeni Kanunu'nun velayetin kapsamı başlıklı 339'uncu maddesinde, 'Ana ve baba çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygular' hükmü gereği bu sorumluluk ve ödevin kanunca kendisine yüklendiği,
Bununla birlikte Türk Medeni Kanunu 328'nci maddesine göre 'Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam' hükmü gereği şüphelinin maktule karşı bakım ve koruma yükümlülüğünün maktulün ergin olmasına kadar devam edeceğinin belirtildiği,
Tüm bunlara rağmen şüphelinin maktulü daha 2 yaşında bir bebek olmasına rağmen yukarıda anlatıldığı şekilde birçok defa şüpheli Kani ve çocuklarına bıraktığı, maktul bebeğin hiçbir koruma olmaksızın 02/09/2024 tarihinde darbedildiğini bilmesine ve darbın izlerini maktul bebeğin bedeninde görmesine rağmen yine 05/09/2024 tarihinde şüpheli Kani ve çocuklarının ikametine bıraktığı,
Bu tarihte maktulün şüpheli Kani ve haklarında ayrıca soruşturma yürütülen K.A., G.K. tarafından cinsel istismara uğradığı ve şüphelinin bu durumu maktul bebeğinin bezinin kanlanması ile anlamasına rağmen herhangi bir araştırma, sorgulama yapmaksızın ve beyanında belirttiğine göre maktule cinsel istismar eylemini gerçekleştiren kişilere acıması sebebi ile kanlı bezi çöpe atmak sureti ile cinsel istismara ilişkin bulunabilecek kuvvetli bir suç delilini imha ettiği ve ayrıca çocuğunun istismara uğradığını bilmesine rağmen yetkili makamlara anladığı ve işlendiğini bildiği bir suçu bildirmedi.”
Sıla bebeğin daha önce dayak yediğini annesinin bildiği belirtilen iddianamede, "Çocuğu olan maktulün önce darbedilmesi, sonra istismara maruz bırakılması gibi iki yaşındaki bir çocuğun karşılaşmaması gereken ve tüm bireylerce ve tüm toplumca aşağılanan ve tabii ki kanunlarca yasaklanmış bu kadar eyleme maruz kalmasına rağmen tekrardan darbedildiği, istismara maruz bırakıldığı kişilere kendi istek ve eylemi ile 08/09/2024 tarihinde bıraktığı ve kızı olan Sıla bebeğin hakkında ayrıca soruşturma yürütülen K.A. tarafından öldürülmesi ile sonuçlanan olaylar silsilesine sebebiyet verdiği, bu kapsamda şüphelinin maktul kızına karşı kanundan kaynaklanan bakım ve koruma yükümlülüğü içeren ve bir anneden beklenen davranışları yapmayarak Sıla bebeğin ölümüne sebebiyet verdi." denildi.
"Yapmadığı ve ihmal ettiği davranışların Sıla bebeğin ölümü ile neticelenen olaylara sebebiyet verdiği, zira şüphelinin Sıla bebeğin öldürülmeden önce maruz bırakıldığı istismar eylemi sebebi ile gerekli sorgulama yapsaydı ve gerekli şikayetlerde bulunsaydı, Sıla bebeğin darbedilmesine rıza göstermeseydi ve tüm bunlarla birlikte, iki yaşındaki bir bebeği hiç tanımadığı herhangi bir yakınlık derecesinin bulunmadığı kişilerin bulunduğu bir eve sürekli bırakmasaydı, Sıla bebeğin maruz bırakıldığı bu eylemler yaşanmaz olabilirdi." ifadelerinin kullanıldıldı.