Yılmaz Özdil'den işçilere çok konuşulacak çıkış: Darılma ama...

Yılmaz Özdil'den işçilere çok konuşulacak çıkış: Darılma ama...

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, hükümetin üzerinde çalıştığı kıdem tazminatına ilişkin bir yazı kaleme alarak; işçiye "Darılma ama, sen zaten bunları hak etmedin mi canım kardeşim?" diye sordu.

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, kıdem tazminatında yapılması konuşulan değişiklikle ilgili kaleme aldığı yazısından işçilere seslendi. 

Özdil, "Senin fabrikalarını, senin bankalarını, senin limanlarını, senin madenlerini, senin barajlarını başkalarına verirlerken, umurunda bile değildi… Bu gidişle sıranın ufak ufak senin kıdem tazminatına gelmeyeceğini mi sanıyordun canım kardeşim?" ifadelerini kullandı. 

İŞTE ÖZDİL'İN "KIDEM TAZMİNATI" BAŞLIKLI YAZISI:

Geçmediğin köprünün, girmediğin tünelin, uçmadığın havalimanının, yatmadığın hastanenin parasını senden almalarını yadırgamadın da… Henüz almadığın kıdem tazminatını senden almalarına mı hayret ediyorsun canım kardeşim?

Senin fabrikalarını, senin bankalarını, senin limanlarını, senin madenlerini, senin barajlarını başkalarına verirlerken, umurunda bile değildi… Bu gidişle sıranın ufak ufak senin kıdem tazminatına gelmeyeceğini mi sanıyordun canım kardeşim?

Taşeron sistemiyle köle düzenine geçildi, iş kazası adı altındaki iş cinayetlerinde her gün beş kişi hayatını kaybediyor, her gün beş işçinin hayat hakkı elinden alınıyor… Senin kıdem tazminatı hakkının elinden alınmayacağını mı düşünüyordun canım kardeşim?

İtibardan tasarruf olmaz diyerek, saraylar yaptıran, uçaklar alan asrın liderimiz “tulumbada su bitti” derken, tulumbadaki suyu sanki Chp bitirmiş gibi, başını emme basma tulumba gibi aşağı yukarı sallayarak tasdik ediyordun… E şimdi senin kıdem tazminatından daha lezzetli tulumba tatlısı mı bulacaklar canım kardeşim?

Tee Cibuti'ye cami yaptırdılar diye, Etiyopya'ya türbe yaptırdılar diye gurur duyuyordun, Mursi'ye tiko para iki milyar dolar verdiler, Arakan müslümanlarına para gönderdiler diye övünüyordun, Tanzanya'ya su kuyusu açtılar, Kongo'ya ambulans hibe ettiler, Somali'de gıda kolisi dağıttılar, ramazanda iftar çadırlarında senin paranla sana çorba ısmarladılar diye alkışlıyordun… Bundan böyle bizzat senin kıdem tazminatıyla da hayırlara vesile olacaklar, sevap kazanacaksın, ne mutlu sana değil mi canım kardeşim?

Oturum izni almak için geçen yıl Londra'da, Barcelona'da ve Miami'de ev satın alan Türklerin sayısı, geçen yıl İzmir'de ev satın alanlardan daha fazlayken, Yunanistan vatandaşı olmak için bir milyon euro ödeyen Türk vatandaşları bile varken, Portekiz'den ev satın almak isteyenler için İstanbul'daki villa sitelerinde özel tanıtımlar yapılıyorken, zenginlerimiz fellik fellik parasını yurtdışına kaçırmanın yollarını arıyorken, milletin parasıyla milyar dolarlar vuran yandaş işadamlarımız, ailece komple gitmek üzere, Londra'da komple cadde satın alıyorken, Man adasındaki Malta adasındaki antin kuntin işler ayyuka çıkmışken, sen hâlâ “Almanya bizi kıskanıyor” zannediyorsan… Memlekette kala kala senin kıdem tazminatından başka yerli ve milli (!) parayı nerden bulsunlar canım kardeşim?

Kıdem tazminatı…

Hak ettiğindir.

Darılma ama, sen zaten bunları hak etmedin mi canım kardeşim?

Ömrün boyunca habire emek düşmanı partilere oy verirken, vatan haini dediğin büyük usta ne diyordu mesela sana…

Ve açsak,

yorgunsak,

alkan içindeysek eğer,

ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak,

kabahat senin

-demeğe dilim varmıyor ama-

kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!