Bu çalışmalar neticesinde 87 yeni yerleşim yeri tespit edilerek Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescillendi.
Anadolu'nun en eski yerleşim alanlarından biri olan Yozgat'ın tarihine ışık tutmak amacıyla 2017-2022 yılları arasında Yozgat Bozok Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü tarafından Arkeolojik Yüzey Araştırması başlatıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün öncülüğünde gerçekleşen proje, 5 yıl süren bir çalışma programını içeriyordu ve Yozgat Bozok Üniversitesi'nin maddi desteğiyle tamamlandı. Bu süreçte 294 alanda arkeolojik çalışmalar gerçekleştirildi ve bu çalışmalar sonucunda 87 yeni yerleşim yeri belirlendi ve tescillendi.
Arkeoloji araştırmalarının il genelinde yaygın olarak yapıldığını belirten Yozgat Bozok Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hacer Sancaktar, "294 alanda yapılan arkeolojik belgeleme çalışmaları sonucunda 87 yeni yerleşim tespit edildi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescillendi. Araştırma projesi, klasik dönemlerin yanı sıra farklı dönemlere ait yerleşim tiplerini de belgeledi. Beş yıllık çalışma süresince toplam 103 höyükte araştırma yapıldı. Höyüklerdeki seramiklerden kültürel devamlılığın izleri görüldü. Ayrıca, beş yıllık çalışma süresince höyükler dışında yamaç, tepe üstü, kaya önü veya açık alan yerleşimleri olarak tanımlanan 151 merkez de tespit edildi" şeklinde açıklamalarda bulundu.
Tunç ve Demir Çağı yerleşim yerlerinin dikkat çekici olduğunu vurgulayan Sancaktar, "5 yıllık çalışmalarımız sonucunda Tunç Çağı yerleşim yerlerinin belirgin olduğunu gözlemledik. Benzer şekilde, Demir Çağı'nda da yaygın bir yerleşim dokusu olduğunu gördük. Ancak Helenistik Dönem'e gelindiğinde yerleşim sayısının azaldığını, Roma Dönemi'nde ise Helenistik Dönem'e kıyasla yerleşim sayısının arttığını, ancak kent yerleşimlerinden ziyade köy ve çiftlik yerleşimlerinin öne çıktığını tespit ettik" dedi.
Sancaktar, Yozgat genelinde gerçekleştirilen arkeolojik çalışmanın bugüne kadar en kapsamlı çalışma olduğunu belirterek, "2017 yılında başlatılan ve 5 yıl süren araştırmamızın sonuçları sempozyumlar, webinarlar, kitap bölümleri ve makaleler aracılığıyla bilim dünyasıyla paylaşıldı. Araştırmamızın sonuçlarına ilişkin bilimsel yayın çalışmaları devam ediyor. Bu yayınlar, Orta Anadolu arkeolojisine önemli katkılar sağlayacak" şeklinde konuştu.