Zafer Arapkirli depremin gölgesindeki futbolu yazdı: Umarım bundan sonra...
Acılar birleştirir...
Büyük Maraş – Hatay depreminde enkaz altında kalan Hatayspor’lu yıldız Christian Atsu’nun ve bir otelde topluca ölen genç voleybolcuların yakınlarının acısı yanında, spor camiasının üzüntüsü ve başta liglerden çekilen bölge takımlarının taraftarı sporseverlerin haftalarca belki de aylarca bu oyundan uzak kalmalarının hasreti, zerre kadar önem taşımıyor tabii.
Deprem, hayatın tüm rutinini, tüm akışını ve zevklerini durdurup unutturdu. Bugün, o bölgedeki insanlarımızın acılarına ortak olmanın, gözyaşlarını dindirmenin, hayatta kalanların dertlerine derman olmanın ve yardım eli uzatmanın, yaraları bir an önce sarmanın günü.
Nitekim bu çabaya, sadece bizim insanımız değil, Atsu’nun eski takımı Chelsea taraftarlarının hafta sonu yaptıkları saygı duruşu misali katkıları, Avrupa’nın ve dünyanın dört bir yanında futbolseverlerin dayanışma gösterileri, gerçekten yüreklere biraz olsun su serpen bir duruş.
Hafta sonunda Newcastle – Liverpool Premier League maçını izlerken bu duygular arasında, futbolun güzelliklerine, maçın heyecanına, Liverpool’ın rakip sahada 2-0’lık net bir skorlar kazandığı görkemli galibiyete odaklanamadım bile.
Yine, Avrupa’nın belli başlı liglerinde, özellikle de Türklerin yoğun olarak yaşadığı Almanya, Hollanda, Avusturya, İsviçre, Fransa gibi ülkeler başta olmak üzere, Türk futbolcuların bizi temsil edip top koşturdukları ülkelerde benzer manzaralar vardı. Kimi zaman sahaya atılan çiçekler, oyuncaklar, kulüp taraftarlarının kendi aralarında “çam sakızı” misali oluşturdukları fonlar, hazırladıkları yardım kolileri, bu güzelim oyun, “Futbol üzerinden” gerçekleşen bu “Duygu Dayanışma Köprüsü”, küresel çapta insani hasletlerimizi yeniden hatırlattı bize.
Acılar, kişisel ve ailesel bazda, tabii ki asla dindirilemeyecek. Ulusal düzeyde de, biz bu topraklarda (aynı daha önce yaşadığımız benzer felaketler gibi) bunları unutamayacağız. Ama böyle günler, hem ulusal hem de küresel anlamda, toplumları biraraya getiren, daha da yakınlaştıran vesileler olmalı.
Belki de bundan sonra, yerkürenin tüm toplumları, dinleri, kültürleri, böyle vesilelerle sağlanan dostluk ve kardeşlik, dayanışma ruhunu daha da geliştirip, aralarındaki mesafeleri kısaltabilir ve sıfıra indirebilirler.
Dinlerin, kültürlerin, ulusal duyguların, birbirinin acısını ve kederini paylaşmanın önünde bir engel olmadığı daha “kardeşçe” bir dünyanın temelleri böyle vesilelerle daha fazla sağlamlaştırılabilir.
Eğer o temelleri böyle günlerde sağlamlaştırabilirsek, aynı “depreme dayanıklı yapılar” inşa etmek gibi, hiçbir nedenle yıkılmaşacak dostluk köprüleri inşa etmiş oluruz.
Depremde hayatını kaybeden tüm sporcuların anıları önünde saygı ile eğilerek...