Sinan Şahin / Günboyu
2021 yılının son çeyreğinde yaşanan kur krizinin önlenemez bir hal almasının ardından, AKP hükümeti, ekonomi yönetiminde son çare olarak ''Kur Korumalı Mevduat'' uygulamasını hayata geçirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidarın ekonomide söz sahibi isimleri tarafından "liralaşma" olarka sunulmasına karşın, KKM hesaplarındaki paraların tamamen dövizde yaşanacak artış ve düşüşlere bağlı olarak değişmesi, bunun yanı sıra Döviz Dönüşümlü Kur Korumalı Mevduat gibi uygulamaların da bulunuyor olması nedeniyle birçok ekonomist, bu hesaplarda toplanacak mevduatın hacimsel olarak döviz sayılabileceğini iddia etti.
TÜM ZAMANLARIN REKORU KIRILDI
14 Mayıs''ta yapılacak seçimlerin siyasi çalışmaları geçtiğimiz haftalarda başlamış olsa da, ekonomik altyapısı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından haziran ayında başlatılırken, yaz aylarından bu yana ''seçim ekonomisi'' uygulanan Türkiye''de, 2023 itibariyle döviz işlemlerinde peşi sıra kısıtlayıcı hamleler gelmeye devam ediyor.
Sandığa gidilmesine haftalar kala, yeni bir kur krizi yaşamak istemeyen TCMB, dövizi baskılamak için KKM''yi daha cazip hale getirmenin yollarını ararken, bankaların bu hesaplara yönelik uyguladığı faiz üst sınırının kaldırılması, uzun bir aradan sonra KKM''ye milyarlarca lira akmasının önünü açtı. Ocak ayından bu yana 304 milyar liralık artış gösteren Kur Korumalı Mevduat havuzu, toplamda 1.89 trilyon liraya ulaşırken, hesaplarda bulunan döviz miktarının tüm zamanların en üst noktasına yükseldiği belirtildi.
ABD Merkez Bankası (FED) ve Avrupa Merkez Bankası başta olmak üzere birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomide merkez bankaları tarafından faiz artırımlarına başvurulmasına karşın, Türk lirasının değerini korumakla yükümlü ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası''na göre ''bağımsız'' olması şart olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), küresel piyasalar ve yabancı ülkelerin merkez bankalarının kararlarının aksine, yaşanan rekor enflasyonlara karşın faiz indirimine devam ederek politika faizini 8.5 seviyesine kadar düşürdü.
"AŞAĞI TÜKÜRSEN SAKAL, YUKARI TÜKÜRSEN BIYIK'' SORUNUNA DÖNÜŞTÜ
Ekonomiye ve piyasalara yaptığı arka kapı müdahaleleri ile sıkça eleştirilen TCMB, özellikle son yıllarda Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan''ın ''Faiz Sebep Enflasyon Sonuçtur'' teorisine aykırı karar veren TCMB Başkanlarının görevden alınması ile gündem olmuştu.
AKP''nin piyasalara müdahale etmek için bir enstrüman olarak kullandığı Merkez Bankası, KKM''ye olan cazibeyi yükseltmek için üst faiz sınırını artırırken, havuzda toplanan paranın yükselmesi döviz kurunu bir nebze olsun baskılasa da, dolar/TL paritesinin 19.25''e yükselmesine engel olamadı.
KKM''ye olan ilgilinin artması beraberinde yatırımcı ve mevduat seviyesinin yükselmesini getirmesine karşın, bu cazibiyetin bedeli vergi mükelleflerinden alınan ödemelerin, bir başka deyişle hazine garantisinden çıkan paranın da artmasına ve Türkiye ekonomisinin sırtına binen yükün daha da ağırlaşmasına neden oldu. Alaattin Aktaş, Atilla Yeşilada, Selçuk Geçer ve ekonomi piyasalarında tanınan onlarca ekonomistin iddiasına göre, 21 Aralık 2021 tarihinde hayata geçen ve Aralık 2022''de bir yıl uzatılan KKM uygulaması, tam anlamıyla AKP''nin ayağına dolanmış durumda.
Mevcut durumu ''aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık'' sözleri ile özetleyen Geçer, KKM''de biriken paranın artmasının, bu yoldan dönüldüğünde çekilecek acıyı da yukarı çektiğini iddia etti.
Geçer''in görüşlerine paralel olarak, uygulamanın sürdürülebilir olmadığını ve er ya da geç yakın gelecekte sonlanacağını belirten ekonomist Alaattin Aktaş, şu anda hesaplarda bulunan 1.89 trilyon liranın, KKM uygulanmasına son verilmesinin ardından yeniden Döviz Tahlil Hesaplarına (DTH) aktarılmasının, 2021''in son çeyreğinde yaşanan kur krizine benzer bir krizi tetikleyeceğine dikkat çekti.
Aktaş, bu kadar büyük bir paranın yeniden dolaşıma sokuluşunun kontrollü ve piyasaları ürkütmeden verilecek kararlar ile dizginlenmesi gerektiğini hatırlatarak, seçim sonrası yaşanacak ekonomik gelişmelerin dolar kuru için felakete mi yoksa düzelmeye mi yol açacağının muallak olduğunu belirtti.
İlgili Haberler