CHP'li Öztrak'tan iddialı seçim mesajı: "Kaybedeceğini anlayan AKP, bizi bölmeye çalışıyor"

CHP'li Öztrak'tan iddialı seçim mesajı: "Kaybedeceğini anlayan AKP, bizi bölmeye çalışıyor"

CHP'nin MYK toplantısının ardından parti genel merkezinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Faik Öztrak, hükümetin 'keyfi' gidişine dur demek için yerel seçimlerde büyük bir zafer kazanacaklarını iddiasında bulundu. Öztrak, AKP'nin seçimi kaybedeceğini anladığını ve muhalefeti bölmeye çalıştığını iddia etti.

CHP'de bugün gerçekleştirilen MYK toplantısının ardından parti genel merkezinde düzenlenen basın toplantısında konuşan CHP Sözcüsü Faik Öztrak, hükümetin 'keyfi' gidişine dur demek için yerel seçimlerde büyük bir zafer kazanacaklarını iddiasında bulundu.

Öztrak, MYK toplantısının ardından parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Konuşmasında iktidara yüklenen Öztrak, 'keyfi' gidişe dur demek için seçimlerde büyük bir zafer kazanacaklarını belirterek "Seçimleri kaybedeceğini anlayan iktidarın bizi bölmesine, yüzde 30’la yüzde 100’ü yönetmesine izin vermeyeceğiz. Tüm büyükşehirleri kazanacağız" iddiasında bulundu.

“YARGITAY’IN VERDİĞİ BU KARARDAN SONRA, HÜKÜMETE KARŞI HER PROTESTONUN, DELİL ARANMADAN HÜKÜMETE KARŞI SUÇ SAYILMASININ ÖNÜNÜ AÇILMIŞTIR”

CHP Sözcüzü Faik Öztrak, “Şimdi de Yargıtay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarını görmezden gelerek hain FETÖ’nün dinlemelerini, tatil tarihlerini, çekilmemiş belgeselleri ve hatta tiyatro oyunlarını kanıt sayan bir dosyayı, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını da eğip bükerek, eleştirerek onayladı. Bir hukuk katliamına ortak oldu. Vatandaşın protesto hakkı ile hükümete karşı suç arasındaki çizgi, bir delilin varlığıdır. Yargıtay’ın verdiği bu karardan sonra, hükümete karşı her protestonun, delil aranmadan hükümete karşı suç sayılmasının önünü açılmıştır. Bu kararlar, ülkemizin bir hukuk devleti olduğu konusunda, içeride ve dışarıda ciddi endişelere neden olmaktadır” dedi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK toplantısının ardından parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Öztrak, şunları söyledi:

“İÇİŞLERİ BAKANI’NIN TERÖR ÖRGÜTLERİ VE İŞBİRLİKÇİLERİNİN YANINDA; ZEHİR TACİRLERİYLE, ÇETELERLE VE ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELENİN DEVAM EDECEĞİ MESAJINI ÇOK ÖNEMLİ BULDUĞUMUZUN ALTINI ÇİZMELİYİM”

“Öncelikle dün, Meclis binasının hemen karşısında bulunan İçişleri Bakanlığı önünde, hem de TBMM’nin açıldığı günde meydana gelen hain terör saldırısını lanetliyoruz. Bu saldırıda yaralanan emniyet mensuplarımıza, acil şifalar diliyoruz. Saldırıda kullanılan aracı, teröristler Kayseri’de genç bir veterinerin canına kıyarak gasp etti. Hainlerin kurbanı olan gencimize Allah’tan rahmet, ailesine sabır diliyoruz. Her şeyden önce terör kimden ve nereden gelirse gelsin bir insanlık suçudur. Bunu görmezden gelmek de teröre karşı sessiz kalmak da bu insanlık suçuna ortak olmaktır. Terörle ülke olarak hep beraber mücadele edeceğiz. Ülkemiz üzerindeki hain emellere asla fırsat vermeyeceğiz. Ayrıca İçişleri Bakanı’nın bu saldırıyla ilgili sosyal medya mesajında, terör örgütleri ve işbirlikçilerinin yanında; zehir tacirleriyle, çetelerle ve organize suç örgütleriyle mücadelenin devam edeceği mesajını da çok önemli bulduğumuzun altını çizmeliyim.

“SARAYIN SIKIŞTIĞINDA İKİ SEÇİM ARASINDA, TERÖR KARTINA NASIL SARILDIĞI HÂLÂ MİLLETİMİZİN HAFIZALARINDADIR”

Teröre karşı hep beraber dimdik durmamız gerekirken Cumhur İttifakı’nın işbirlikçileri olan, Ebabil’inden Pelikan’ına çeşitli operasyoncuların bu mesele üzerinden didişmelerini, kavgalarını da ibretle izliyoruz. Bu ülkede dezenformasyonun kralının kimler tarafından yapıldığını da görüyoruz. Umarız Cumhur İttifakı içindeki bu kavga, devlet kurumlarının işleyişine yansımamıştır, yansımıyordur. Yerel yönetim seçimlerine altı ay kala meydana gelen bu hain saldırıyı, çok ciddiye alıyoruz. Olayın failleri kadar bu hainlerin nasıl olup da başkentimizin en korunaklı bölgesine girebildiklerinin araştırılması, buna göz yumanların veya bunun farkına varmayan sorumluların derhal ortaya çıkarılmasını bekliyoruz. Sarayın sıkıştığında iki seçim arasında, terör kartına nasıl sarıldığı, seçmeni, güvenlik ile özgürlük arasında, canı ile malı arasında tercih yapmaya nasıl zorladığı hâlâ milletimizin hafızalarındadır. O nedenle bu saldırının bir an evvel, bütün yönleriyle aydınlatılmasını bekliyoruz.

“İNSANLARIN HAYATLARINI KARARTMAK İÇİN DELİLE BİLE İHTİYAÇ DUYMUYORLAR. KENDİLERİNE HAİN FETÖ’DEN MİRAS KALAN DOSYALARI, GEZİ’Yİ KARALAMAK İÇİN PERVASIZCA KULLANIYORLAR”

‘Aklı öldürürseniz ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadıyı satın aldığınız gün, adalet ölür. Adaleti öldürdüğünüz gün, devlet de ölür.’ Fatih Sultan Mehmet, adaletin mülkün, yani devletin temel direği olduğunu bu sözlerle anlatmış. Devlet yönetiminde doğru iliklenecek ilk düğme, adalet düğmesidir. 2014 seçimlerinde, Erdoğan’ın ağzından ‘Alışılmış bir cumhurbaşkanı olmayacağım’ sözleri çıktığından beri, devlet yönetiminde bir çürüme başladı. Akıl, izan ve ahlak unutuldu, adalet yerle bir oldu, ülke de millet de gün yüzü görmedi. Devletin kılcal damarlarına kadar soktuğu, ortaklık yaptığı, ne istediyse verdiği, darbeye teşebbüs edecek duruma gelene kadar seyrettiği, hain FETÖ’nün rahle-i tedrisinde kumpas yapmayı öğrenen saray, yargıyı kendisi gibi düşünmeyenlere doğrultacağı bir silah olarak kullanıyor. Hain FETÖ bavul bavul sahte delil üretirdi, saray rejimi gemi azıya aldı, sonradan çıkma boynuz kulağı geçti, insanların hayatlarını karartmak için artık delile bile ihtiyaç duymuyorlar bunlar. Kendilerine hain FETÖ’den miras kalan dosyaları, Gezi’yi karalamak için pervasızca kullanıyorlar. Gezi eylemlerinde hayatını kaybeden gençlere terörist yaftası yapıştırdılar. Yetmedi, ailelerini meydanlarda yuhalattılar. Yetmedi, ölen çocukların ailelerine davalar açtılar. Yetmedi, havuz kanallarında akla hayale gelmeyecek, saçma sapan komplo teorilerini millete gerçekmiş anlattılar. Yetmedi, ders kitaplarında Gezi’yi karalamaya kalktılar; kendi kafalarına göre yazdıkları tarihi, çocuklarımıza ders diye okuttular. Sonunda özgürlüğü haykıranlara; yeşili, doğayı, parkı savunanlara; Gezi Parkı sivil direnişine katılanlara; ortada bir delil olmadığı halde ağırlaştırılmış müebbete varan cezalar verdiler.

“VATANDAŞIN PROTESTO HAKKI İLE HÜKÜMETE KARŞI SUÇ ARASINDAKİ ÇİZGİ, BİR DELİLİN VARLIĞIDIR”

Şimdi de Yargıtay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarını görmezden gelerek hain FETÖ’nün dinlemelerini, tatil tarihlerini, çekilmemiş belgeselleri ve hatta tiyatro oyunlarını kanıt sayan bir dosyayı, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını da eğip bükerek, eleştirerek onayladı. Bir hukuk katliamına ortak oldu. Vatandaşın protesto hakkı ile hükümete karşı suç arasındaki çizgi, bir delilin varlığıdır. Yargıtay’ın verdiği bu karardan sonra, hükümete karşı her protestonun, delil aranmadan hükümete karşı suç sayılmasının önünü açılmıştır. Bu kararlar, ülkemizin bir hukuk devleti olduğu konusunda, içeride ve dışarıda ciddi endişelere neden olmaktadır. Yatırımcılar da bu ülkede malının, canının güvende olup olmadığı konusunda soru işaretleri duymaktadır. Güvensizlik, ülkemizden temiz parayı, yatırımı, yatırımcıyı kaçırmaktadır. Kara paraya, mafya ve uyuşturucu parasına ülkemize muhtaç etmektedir. Bugün Türkiye, Küresel Organize Suç Endeksi’nde 193 ülke arasında ilk 14’teyse; Türkiye, Güney Amerika kaynaklı kokain ticaretinde küresel transit merkezlerinden biri olma yolunda ilerliyorsa; Türkiye’deki organ ticareti, insan ticareti ve silah kaçakçılığı konusunda bu değerlendirmede önemli tespitler yer alıyorsa bunun üzerinde dikkatle durmalıyız. Tüm bunlar olurken, hükümet yine işin ucuzuna kaçmaktadır. Neden olduğu çürümeye aldırmadan Varlık Barışı ile bu çürümeye çanak tutmaktadır.

İlgili Haberler