Kız Kulesi'nin görüntüleri tepki çekti: Rant mı restorasyon mu?

Kız Kulesi'nin görüntüleri tepki çekti: Rant mı restorasyon mu?

Tarihi M.Ö. 410'a dayanan, 1453'te İstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet'in adacıkta kale inşa ettirdiği kuledeki çalışmalar sürüyor.

Kültür Bakanlığı raporunda, Kız Kulesi''nin üst bölümüyle bitişik betonarme yapının sökülmesi ve yerine yığma, ahşap iskeletli olarak yeniden inşasının söz konusu olacağı belirtiliyor.

Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu''nun 7 Şubat 2023 tarih ve 8048 sayılı kararıyla uygun bulunan restorasyon tadilat projesi kapsamında da 6. Koruma Bölge Kurulu''nun gözetiminde, özellikle kulenin zemin kısmının genişletildiği göze çarpıyor. Projenin danışmanları, Salacak açıklarındaki kulenin zemininde depreme karşı zemin güçlendirmesi yapıldığını savunsa da mevcut görüntüler tepki çekiyor. 

Sosyal medyada da gündeme gelen fotoğraf kareleri ve çekimlerde güçlendirmenin de ötesinde alanın çok büyütüldüğü, mevcut tablonun Yassıada''daki betonlaşmayı andırdığı eleştirileri yükseliyor.

Kız Kulesi''ndeki tartışmalı restorasyonu; Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu yöneticisi, arkeolog-editör Nezih Başgelen, Sanat Tarihi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şerif Yaşar ve mimar Korhan Gümüş''le kızkulesi.com adresinde mercek altına alındı.

KIZ KULESI''NIN ETRAFINA 198 ADET FORE KAZIK, BÖYLE SİMGE BİR YAPIDA VE TARİHİALANDA NASIL PROJELENDİRİLDİ?

Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu yöneticisi, arkeolog-editör Nezih Başgelen Kız Kulesi''ndeki mevcut görüntüleri eleştirdi.

İnşaat alanındaki durumu, "kaygı verici" olarak niteleyen Başgelen, Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu''nun depremlerden bir gün sonra (7 Şubat), Kız Kulesi restorasyonunda sona gelindiği kamuoyuna açıklanırken kulenin etrafına 198 adet fore kazık çakılacağının belirtilmesine tepkili. Bu hamlenin restorasyona başlanmadan önce araştırılarak planlanması ve kurulca irdelenmesi gerektiğini belirten Başgelen, kazıkların 120''sinin tamamlandığını belirterek, "Bu işlem, böyle simge bir yapıda ve tarihi alanda nasıl projelendirilebildi" diye sordu.

Kazıkların kayalığa ve anıt yapıya verebileceği zararlara dikkati çeken Başgelen, oluşacak yeni alanın Kız Kulesi''nin denizle olan bağını kopartmaması ve eski ölçülerine sadık kalınması gerektiğini ifade etti. Başgelen, dolgu yapılan ve fore kazık çakılan alanların sualtı arkeolojisi açısından kapsamlı taraması ve araştırmasının yapılıp yapılmadığını da sorgulanması gerektiğini kaydetti.

KIZ KULESI DE RANTA AÇILMAYA ÇALIŞILIYOR

Sanat Tarihi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şerif Yaşar da mevcut görüntülerin kabul edilemez olduğu görüşünde. Tarihte yangına maruz kalan Kız Kulesi''nin 1943-44''te restorasyon geçirdiğini ve bir daha böyle bir tehlikeden etkilenmemesi adına kule kısmına betonarme eklenti yapıldığını aktaran Yaşar, zamanla betonarmenin işlevini yitirdiğini ve burayı söküp yerine orijinaline uygun şekilde ahşap ve demir eklentinin yapılma beklentisinin doğduğunu ancak yapılanların, söylenenlerden farklı olduğunu savundu.

"Bizlere makyajla sunmaya çalıştıkları şeyde, aslında özgün yapıyı bozuyorlar" diyen Yaşar, zemin genişletilmesinin Kız Kulesi''nin kültürel yapısına zarar gelecek seviyeye ulaştığını ileri sürdü. Yaşar''a göre asıl amaç adacıktaki kafe ve restoran alanını büyütmek. Deprem güçlendirmesinin de ötesinde gelirleri artırmak amacıyla Kız Kulesi ranta açılmaya çalışılıyor. Şerif Yaşar, şunları ekledi:

"Turizmden gelir elde etmek isteyebilirsiniz ama önceliğiniz kültürel mirası korumak ve özgünlük olmalı. Turizm geliri elde etmek ikinci plandadır. Kaldı ki bir gravürün görüntüsü üzerinden restorasyon yapılmaz. ''Özgün hali budur, bunu yapacağız" demek yanlıştır."

YAPILAN ŞEY RESTORASYON DEĞİL, İNŞAAT FAALİYETİ

Mimar Korhan Gümüş ise platformun genişletilmesinden rahatsızlık duyduğunu belirterek, ‘Mevcut platform genişletilmeden de zeminin sağlamlaştırılabileceğini ifade eden Gümüş''e göre ortaya çıkan tablo bir restorasyon faaliyetini yansıtmıyor, bilakis alan bir adaya dönüştürülüyor’ dedi. Topluma kapalı şekilde, teknokratik bir sürecin yönetildiğini ve Kız Kulesi''ne özne olarak değil nesne olarak yaklaşıldığı eleştirisini yapan Gümüş, "Aktif failler, tarihle bağ kurmamızı sağlıyorlar. Onları, istediğimiz anlamı vereceğimiz nesneler olarak görüyoruz, halbuki onların da söz hakkı olmalı" ifadelerini kullandı.

Kız Kulesi''nin simge olarak tarihte değişikliğe uğramış bir yapı olduğuna işaret eden Gümüş, özellikle 2000''lerdeki restorasyonun doğru yapılmadığını (II. Mahmut zamanında sıva yüzeyli olan yapının taş duvarının ortaya çıkarılarak rustik hava verilmeye çalışıldığını) da ileri sürdü.

"2000''lerde piyasa güdümlü uygulama yapıldı ve düğün salonu restorasyonu ortaya çıkarıldı" diyen Gümüş şunları kaydetti:

Platformun genişletilerek tekne yanaşacak şekilde muntazamlaştırılması, o zaman başladı. Daha sonra yapılan uygulamada dışına çelik kafes giydirildi, içine süslü şeyler yapıldı, duvarları değiştirildi, çatısı yeni çelik örtüyle kaplandı, yerler seramik kaplandı. Girişte lüks restoran olacağından şıklaştırıldı, boğazdaki düğün salonu ya da balıkçıya dönüştürüldü. O yapılan inşaat yapılmamış gibi 1940''lara referans verilerek, o hataların düzeltildiği ileri sürülüyor. İstanbul''un simgelerinden olan bu yapı, yaratıcı bir süreci hak ediyordu. Ahşaba çevrilmesi iyi ama yapılan şey inşaat faaliyeti, restorasyon değil. Kız Kulesi''nin bir taklidiyle karşı karşıyayız."

Kültürel miras açısından, kent hafızasındaki önemli bir anıtın geleceğine ilişkin halkla birlikte daha güçlü ve katılımcı bir süreç yönetilebilecekken, nitelikli bir restorasyonun nasıl yapılacağı gösterilebilecekken büyük bir fırsatın kaçırıldığını savunan gümüş, geçmişte Galata Kulesi ve Tekfur Sarayı''nda da benzer durumların yaşandığına atıfta bulunarak kültürel mirasla daha iyi ilişki kurulmasının şart olduğunu kaydetti.

KAMUOYUNUN ÖZGÜRCE BİLGİLENDİRİLMESİ GEREKİYORDU

Bu tür tarihi, kültüren yapılara kamusal nitelik kazandırılması ve onların topluma mal edilmesi gerektiğini de kaydeden Korhan Gümüş sözlerini, "Kamuoyunun özgürce bilgilendirilmesi gerekiyordu, farklı tasarım fikirlerini savunan grupların, uzmanların tartışmaya açılması gerekir, halk da donanımlı şekilde katılırdı. Tüm bunlar Kız Kulesi''nin değerini de artırırdı. Başarılı bir proje yönetimi yapılabilirdi. Kamu adına resmi kurum, piyasa aktörleri adına müteahhitler ve üçüncü ayak olarak bağımsız aktörler katılırdı. Sanatın, mimarlığın, tasarımın doğası böyledir. Bu, fikir geliştirmedir. Parayla, metreyle ölçülemez. Temsil dışıdır, herhangi politik bir yapıyı temsil etmemelidir. ''İnşaat, mimarlığın mezarıdır'' denilir, ondan sonra süreç otomatikleşir" diyerek noktaladı.

İlgili Haberler