Toplu taşıma araçlarının koltuklarında gördüğümüz çeşitli, renkli desenlerin ilham kaynağı ve fonksiyonu oldukça merak uyandırıyor. Bu çılgın, asimetrik ve kaotik desenlerin arkasındaki hikayenin, kirle olan ilişkisiyle bağlantılı olduğunu bilmek, tasarımlara farklı bir bakış açısı kazandırıyor.
Dünya genelinde ufak farklılıklarla genelde aynı olan tren ve otobüs koltuklarındaki kumaş desenleri, sadece görsel estetik için değil, aynı zamanda işlevsellik açısından da çeşitlilik gösteriyor. Yaşlılar, hamileler, yaralılar veya engelliler için ayrılmış olan koltukları belirlemek için de bu tasarım kullanılıyor.
Tüm bu desenlerin bir diğer avantajı ise lekeleri gizleme konusundaki başarısıdır. Günlük yaşamda kumaşlarla karşılaşmak zor olabilir ve özellikle toplu taşıma araçlarında meydana gelebilecek dökülmeler, kusmalar gibi durumlarla başa çıkmak her zaman kolay değildir. Yoğun desenler, lekelerin görülmesini zorlaştırarak pratik bir çözüm sunuyor.
Bu desenlerin ilginç bir yanı da, dünya genelinde bazı bölgelerde oturma kumaşlarının tasarım ikonu olarak kabul edilmiş olmasıdır. Tekstil sanatçıları, doğadan ünlü sanatçılara kadar birçok kaynaktan ilham alarak, gün ışığı ve yapay ışık altında iyi çalışan tasarımlar oluşturmak için çaba sarf etmişlerdir.
Otobüs koltuklarının neredeyse hepsinde moquette adlı bir kumaş kullanılmaktadır. Celebrating Britain's Transport Textile projesi, moquette kumaşının toplu taşıma araçlarının favorisi olduğunu ortaya çıkarmıştır. Londra Ulaşım Müzesi, moquette'in sağlamlığı, dayanıklılığı ve renk/desen kombinasyonlarıyla kir, aşınma ve yıpranma izlerini gizleme avantajları nedeniyle tercih edildiğini açıklamıştır.
Bu renkli dünyanın arkasındaki tasarım düşüncesini anlamak, toplu taşıma araçlarında karşılaştığımız çeşitli koltuk desenlerine yeni bir perspektif kazandırır. Desenlerin sadece estetik bir tercih olmanın ötesinde, işlevselliği ve pratik avantajları da düşünülerek seçildiğini bilmek, tasarımın ardındaki düşünceyi takdir etmemize olanak tanır.