Narin Güran'ın ölümünde dikkat çeken detaylar!
Türkiye’nin 19 gündür umutla beklediği kayıp Narin Güran’ın cansız bedeni ailesine ait pamuk tarlası yakınında dere yatağında üzeri büyük taşlarla kapatılmış bir çuval içinde bulundu. 8 yaşındaki Narin’in cesedi Adli Tıp Kurumu’na otopsi için kaldırıldı. Köye giriş ve çıkışlar yasaklandı.
DAHA ÖNCE ARAMA YAPILAN DEREDE BULUNDU
Narin’in ölü bulunduğu Eğertutmaz deresinin daha önce defalarca arandığı ortaya çıktı. Narin’in ölümüne ilişkin sır perdesi devam ederken Narin’in neden ve nasıl öldüğü araştırılacak. Küçük kızın boğularak öldürüldüğü düşünülüyor.
Narin’in ölümünün ardından İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’ta bir açıklama geldi.
Bakan Yerlikaya, “Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Mahallesi’nde kaybolan Narin kızımızın maalesef cansız bedeni Jandarma ekiplerimiz tarafından bulundu. Narin kızımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun. Başımız sağ olsun” açıklamasını yaparken Bakan Tunç ise “Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Mahallesi’nde kaybolan Narin Güran evladımızdan gelen acı haber hepimizi derinden üzdü. Narin kızımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olayın ilk anından itibaren başlatılan soruşturma çok yönlü ve titizlikle sürdürülmektedir. Narin kızımızın ölümünden sorumlu olan ya da olanlar, adalet önünde hesap verecektir” açıklamasını yaptı.
İKİ BAKANIN MESAJINDA DİKKAT ÇEKEN DETAY
İki bakanın açıklamasında Narin’in ailesine baş sağlığı dilemeden sadece “Narin kızımıza Allah’tan rahmet diliyorum” ifadelerini kullanmaları ise dikkat çekti. Bu detay çuval içinde bulunan Narin’in öldürüldüğü ve katil zanlısının aile ve çevresinden biri olduğu iddiasını gündeme taşıdı.
TERLİK BULUNMUŞ ANNE “KIZIMIN DEĞİL” DEMİŞTİ
Öte yandan daha önce dere etrafında bulunan kırmızı terliğin aileye sorulduğunda Narin'e ait olmadığını söylemesi detayı ise kafaları karıştırdı. Terlik 22 Ağustos’ta Güran ailesinin evine yaklaşık üç kilometre uzaklıkta bulunmuş, anne ve babası terliğin kızlarına ait olduğunu söylemiş, daha sonra anne Yüksel Güran daha sonra kızının ayak numarasının daha küçük olduğunu belirterek terliğin kızına ait olmadığını söylemişti.
