Başrollerini Pınar Deniz ve Kaan Urgancıoğlu'nun paylaştığı Yargı dizisi finaline çok az kaldı.
94. bölümde; Ceylin, Ilgaz'ın yokluğunda bir yandan ailesini bir arada tutmaya çalışırken, özellikle Mercan'ın durumu fark etmemesi için çaba sarf etti. Bu arada Çınar'ın mahkeme günü gelir ve davaya Ceylin dışında katılabilecek kimse yok.
Ilgaz’ın kardeşinin duruşmasında yaşananlar sosyal medyada gündem oldu. Hakime Zeynep Özan'ın Çınar'ın beraatine karar verirken yaptığı açıklama dikkat çekti:
“Sistemimizde tahliye işlemi için mahkemeden cezaevine geri götürülür. Halbuki yargı kararlarıyla serbest kalan birini bir dakika bile tutamazsın. Hakkında tahliye ya da beraat kararı verilen birinin özgürlüğünün bir saniye bile kısıtlanmasına taraftar değilim…”
Birsen Altuntaş'ın haberine göre; bu ifadeler milletvekilliği düşürülen TİP Milletvekili Can Atalay'a gönderme olarak yorumlandı.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin, Gezi Parkı davası kapsamında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay'ın Meclis'te okunan kararıyla milletvekilliği sona erdi.
CAN ATALAY KİMDİR
Can Atalay, İstanbul'da 1976 yılında dünyaya geldi. Bankacı bir anne ve muhasebeci bir babanın tek çocuğu. Şerafettin Atalay adında, 1971'de Amasya İl Başkanıyken öldürülen bir akrabası var.
Eğitim hayatını Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde tamamladıktan sonra Taksim Dayanışması'nın avukatlığını üstlendi. Gezi Davası sürecinde sanık olarak yer aldı ve iki davadan beraat etti. "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla yargılandığı davada, 25 Nisan 2022'de Silivri, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu karar, Yargıtay tarafından 28 Eylül 2023 tarihinde onandı.
Can Atalay, 2023 Türkiye genel seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) Hatay milletvekili adayı olarak seçildi ve göreve başladı.
CAN ATALAY'IN YARGI SÜRECİ
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Atalay'ı "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırmış ve tutuklanmasına hükmetmişti. Bu karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hukuka uygun bulunarak onaylandı.
Atalay'ın milletvekili seçilmesiyle birlikte süreç daha da karmaşık hale geldi. TİP'ten Hatay Milletvekili seçilen Atalay, Yargıtay'a başvurdu. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı davasında verilen 18 yıl hapis cezasını onayladı, bu da süreci daha da ağırlaştırdı.
Yargıtay'ın kararına karşı çıkan Atalay, Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu ve iki kez hak ihlali kararı aldı. Ancak, Yargıtay, Anayasa Mahkemesinin kararlarını uygulamama konusunda direndi ve kararın TBMM Başkanlığına iletilmesine karar verdi.
Bu süreçte, Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesiyle TİP'in Meclis'teki temsil gücü azaldı, sandalye sayısı 4'ten 3'e geriledi. Bu gelişmeler, siyasi ve hukuki arenada büyük yankı uyandırdı ve tartışmalara neden oldu.
TUTUKLAMA KARARI YARGISAL BİR KARAR OLARAK VERİLDİ
Can Atalay'ın milletvekilliği düşürülmesi, hukuki bir sürecin sonucu olarak gerçekleşti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçundan aldığı 18 yıl hapis cezası ve tutuklanma kararı, yargısal bir karar olarak verildi.
Bu kararın ardından, Türkiye'deki seçim yasalarına göre, bir kişi hakkında kesinleşmiş bir hapis cezası bulunması halinde milletvekilliği düşer. Dolayısıyla, Can Atalay'ın aldığı hapis cezası ve tutuklanma kararı nedeniyle milletvekilliği de otomatik olarak sona erdi.
Bu süreç, hukuki prosedürlerin işlemesi sonucunda gerçekleşti ve siyasi bir karar olmaktan ziyade yasal mevzuata uygun bir sonuç olarak değerlendirildi.