Her ne kadar Anayasaya'ya göre "Türk lirasının değerini korumakla görevli ve bağımsız bir kuruluş" olarak tanımlanıyor olsa da, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), son yıllarda aldığı kararlar ve yürüttüğü para politikasıyla birlikte AKP'nin piyasalara müdahaledeki bir enstrümanı olmakla suçlanıyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görüşlerini referans alan "Faiz Sebep Enflasyon Sonuçtur" teorisi doğrultusunda izlenilen yol, Türkiye'yi büyük bir ekonomik krizin batağına sağlarken, ülke içerisinde artan enflasyon ve hayat pahalılığı, ekonomik modelde 180 derece bir dönüşü zorunlu hale getirdi.
RESMİ GAZETE'DE ART ARDA KKM KARARLARI
Mevcut sistemin yürütülemeyeceğine ikna olan AKP, seçim sonrası ilk iş olarak ekonomi yönetimini değiştirirken, yeni ekibin başına Hazine ve Maliye Bakanı olarak Mehmet Şimşek getirildi. Şimşek'in ekonomi politikalarında klasik iktisat çizgisine dönmesi ve TCMB Başkanlığına Hafize Gaye Erkan'ın atanmasını istemesiyle birlikte Türkiye ekonomisinde masaya getirilen ilk konu "KKM sorunu" oldu.
Ani kur artışlarını baskılayabilmek için 21 Aralık 2021'de hayata geçirilen Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemi, her ne kadar kamuoyuna 'liralaşma' olarak lanse edilse de, esasında dövize endeksli bir uygulama oluşu nedeniyle içinden çıkılamaz bir sorun haline dönüştü.
18 Ağustos tarihli BDDK raporuyla birlikte 3 trilyon 407 milyar 948 milyon liraya ulaşarak tüm zamanların en yüksek seviyesine yükselen KKM mevduatı sonrası Merkez Bankası ivedilikle harekete geçerken, Resmi Gazete'de yayımlanan 4 tebliğ ile KKM'ye yeni girişlerin önü kesilmişti.
Bu kararların ardından havuzdaki parada önemli bir miktar geri çekilme görülse de, Merkez Bankası hayata geçirdiği yeni önlemlerle Kur Korumalı Mevduat'taki tasfiye sürecine hız vermiş durumda. Son olarak 14 Eylül tarihli Resmi Gazete'de yer alan karar ile bankaların, KKM hesaplarına uyguladığı zorunlu karşılık oranı 10 puan artırılarak yüzde 25'e yükseltildi.
2023 YILINDA İLK KEZ YAŞANDI!
Alınan karar sonrası, bankaların KKM hesaplarına yönelik bir tutum değişikliğine gitmesi beklenirken, TL mevduata yönelik ilginin artacağı tahmin ediliyor. Bu bilgiler ışığında, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından bugün yayımlanan rapor da Merkez Bankası için olumlu veriler içerdi.
Ocak ayından itibaren kesintisiz bir şekilde artış gösteren KKM, özellikle seçim öncesi ve sonrasındaki ilk aylarda yaşanan kur şoku nedeniyle rekor üstüne rekor kırmıştı. Yeni ekonomi yönetiminin aldığı önlemlerin ardından ilk olarak 18-25 Ağustos tarihleri arasında düşüş gösteren KKM mevduatı, daha sonrasında 25-31 Ağustos ve 1-8 Eylül tarihlerinde de düşüş trendine devam etti.
KKM havuzunda biriken mevduat, 2023 yılında ilk kez 3 hafta üst üste düşüş göstererek 3 trilyon 332 milyar 606 milyon liraya gerilerken, dolar sahipleri şimdiden Kur Korumalı Mevduat sisteminin alternatifini aramaya başlamış durumda. Özellikle OVP programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, söz konusu sistemden övgüyle bahsetmesine karşın, miadını doldurduğunu ve yakında çıkışların yaşanacağını belirten açıklamalar yapması, tasfiye sürecinin yılın son aylarında hızlanacağını ve bankaların KKM hesaplarına yönelik ek yükümlülüklerle karşı karşıya kalacağını göstermekte.
TÜRKİYE'DE YENİ BİR DOLAR KRİZİ YAŞANACAK MI?
Ekonomistler, piyasalarda geleceğe yönelik nelerin olacağını tahmin etmenin zorluğuna dikkat çekse de, KKM havuzunda bulunan 125 milyar doları aşkın paranın hızlı bir erimeyle tekrar döviz hesaplarına yönelmesinin, kaçınılmaz olarak Türkiye'de yeni bir kur krizi yaşanmasına neden olacağı belirtildi.
Buna karşın TCMB'nin yürüttüğü soğukkanlı tasfiye planı sonucunda yalnızca Kur Korumalı Mevduat'ta değil, Türkiye'de yer alan döviz hesaplarında da erime olduğu dikkat çekti. TCMB tarafından açıklanan verilere göre bir önceki hafta 178 milyar 404,7 milyon dolar olan yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı 8 Eylül ile sona eren haftada 177 milyar 826,1 milyon dolara geldi.