Sinan Şahin / Günboyu
Ekonomi piyasalarına yönelik arka kapı müdahaleleri ile bilinen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 20 Mart 2021''de TCMB Başkanı Naci Ağbal''ın görevine son verilmesinin ardından tamamen AKP''ye güdümlü bir ekonomi yönetimi izlediği konusunda eleştirilmeye devam ediyor.
Döviz işlemlerini sınırlandırmak ve bu yol ile 14 Mayıs seçimlerine kadar yaşanabilecek bir ''kur krizinin'' önüne geçmek isteyen TCMB, aylardır uyguladığı seçim ekonomisinin ayaklarından biri olan faiz kararlarında da son kurşununu 27 Nisan tarihinde sıkmış olacak.
MERKEZ BANKASI YILLAR SONRA FAİZ MESAJI VEREBİLİR
Alınacak kararın dolar kuruna etkisinin yanı sıra, seçimleri kazanması halinde AKP''nin gelecek dönemde izleyeceği yol haritası bakımından da bir gösterge olması bekleniyor. Geçtiğimiz haftalarda dünyanın en ünlü haber ajanslarından Reuters''a açıklamada bulunan AKP''li yetkililer, mevcut ekonomik sıkıntıların farkında olunduğunu ve seçimlerin ardından geçmiş yıllarda uygulanan politikalara dönüleceğini iddia etmişti.
Bu söylentileri doğrular nitelikteki adım ise bizzat Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan''dan geldi. Erdoğan, AKP Genel Merkezi''ne eski Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek''i davet ederek, gelecek dönemde ekonomi yönetiminde direksiyon koltuğuna geçmesini istemişti.
Şimşek''in başa getirilmesiyle birlikte seçim öncesinde uluslararası piyasalara mesaj vermek isteyen hükümet, sundukları teklifin geri çevrilmesiyle şok yaşarken, sıradaki adımın ne olacağı da ortaya çıkmaya başladı. Klasik iktisat politikalarını benimseyen, ''Ortadoks ekonomi modeli'' olarak adlandırılan ve geçtiğimiz yıllarda Türkiye ekonomisinde de hakim olmuş yönetim biçimine dönüleceğine yönelik beklentileri yükseltmek isteyen AKP''nin seçim öncesi son PPK toplantısında faiz artırımına gidebileceği iddia edildi.
Ekonomist Atilla Yeşilada, böyle bir senaryonun yaşanma ihtimaline dikkat çekerken, artık yapılacak hiçbir hamlenin uluslararası piyasalardan Türkiye''ye olan ilgiyi yükseltmeyeceğini vurgulayarak, "Mevcut hükümet devam ettiği sürece Türkiye''ye yabancı yatırımcı gelmeyecek" iddiasında bulundu.
Youtube''da yaptığı yayında ''Mesele Ekonomi'' kanalında açıklamalarda bulunan Yeşilada, söz konusu durum hakkında şu ifadeleri kullandı:
"Elbette bizim çalışma ekibimiz ve kurduğumuz temaslar nedeniyle çok sayıda yurt dışı kaynaklı fon yöneticisi ve finansal aktör ile görüşmelerimiz oluyor. Şunu söyleyebilirim ki son yıllarda, özellikle son bir yıl içerisinde eşi benzeri görülmemiş bir ilgi mevcut Türkiye''ye karşı. Sürekli sorular, durumun ne olacağına yönelik detaylar isteniyor bizden de bu işleri yapan arkadaşlardan da.
"MERKEZ BANKASI DÖVİZİN İPİNİ BIRAKABİLİR"
Bunun da sebebi çok açık. Millet İttifakı''nın kazanması halinde izlenecek ekonomik politikalar ile Cumhur İttifakı''nın kazanması halinde izlenecek ekonomik politikalar birbirine taban tabana zıt durumda. Şu anda toplamda 1.6 trilyon dolarlık fon yöneten insanların Türkiye''ye geldiğini biliyorum. Burada önemli olan, yabancı yatırımcının uzun süredir Türkiye''de bir pozisyonu yok, yatırımı bulunmuyor ve Cumhur İttifakı kazandığı sürece de olacağına ihtimal vermiyorum.
Eğer Millet İttifakı iktidar olursa, hızlı bir sürede en az 100 milyar dolarlık bir fon girişi olacaktır. Hatta seçim tarihi gelmeden, anketlerde fark açılır ve artık Kemal Kılıçdaroğlu''nun cumhurbaşkanı olacağına yönelik tahminler güçlenirse, bu yatırımlar için 14 Mayıs tarihinin bile bekleneceğini düşünmüyorum.
TCMB''nin sıradaki hamlelerini kestirmek güç. Bana kalırsa seçimin birinci turda bitmesi oldukça önemli çünkü şöyle düşünelim, 1. tur bitti ve cumhurbaşkanı seçilemedi. Meclis''te de çoğunluğu Millet İttifakı aldı. 2. tur oylamasının yapılacağı 14 günlük sürede, TCMB''nin hamleleri ne olur? Merkez Bankası kuru baskılamaya devam eder mi? Yoksa dövizin ipini bırakarak, hızlıca bir kur krizinin yaşanmasını, vatandaşların paniğe kapılarak "Erdoğan giderse her şey çok daha kötü olacak" diye düşünmesini mi ister? Bunları iyice düşünmek lazım"
İlgili Haberler