Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizini yüzde 50'de sabit tuttu. Piyasadaki genel beklenti de faiz oranlarının değişmeyeceği yönündeydi.
Fatih Karahan başkanlığında toplanan kurul, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 50'de kalmasına karar verdi. Bu karar, TCMB'nin Haziran 2023'ten bu yılın Mart ayına kadar olan dönemde politika faizini 41,5 puan artırarak yüzde 50'ye yükseltmesinin ardından gelen dördüncü sabit tutma oldu.
Kurul, enflasyonda temkinli düşüş eğiliminin sürdüğünü, ancak Temmuz ayında bir artış öngörüldüğünü belirtti. Buna rağmen, ana enflasyon eğilimindeki yükselişin sınırlı kalacağı tahmin edildi.
PPK metninde, enflasyonda "belirgin ve kalıcı" bir bozulma öngörülmesi durumunda "para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır" ifadesi korundu.
Bu gelişmelerin ardından ekonomi yazarı Alaattin Aktaş önemli değerlendirmelerde bulundu. Aktaş, kalem aldığı köşe yazısında Para Politikası Kurulu’nun açıkladığı faiz kararının “Yakında bir faiz indirimi beklemeyin” anlamına geldiğini aktardı.
Aktaş, değerlendirmelerinde Merkez Bankası’nın son planına değinirken Ağustos ve eylül ayı faiz kararına ilişkin çarpıcı öngörülerde bulundu.
“BU SÖYLEM “İNDİRİM YAKIN DEĞİL” DİYOR
Aktaş yazısının ilgili kısmında şu ifadelere yer verdi:
"Para Politikası Kurulu’nun dünkü açıklaması çok açık biçimde “Yakında bir faiz indirimi beklemeyin” anlamına geliyor.
Ağustos ve eylül toplantılarına kadar daha köprülerin altından çok sular akar tabii ki ama birazdan değineceğim gibi Merkez Bankası zaten temmuz enflasyonunun görece yüksek geleceğini şimdiden kabul ediyor.
Sürekli olarak aylık enflasyonda iyileşme görülmesi halinde faiz indiriminin düşünülebileceğine işaret eden Merkez Bankası, yüksek sayılabilecek bir temmuz enflasyonundan sonra ağustosta faiz indirimini gündemine alır mı?
Ya da bir ay sonra eylüle gelindiğinde görece düşük çıkmış olsa bile ağustos ayı enflasyonu tek başına Merkez Bankası’nın harekete geçmesine yeter mi?
Bütün bu etkenler ekimden önce bir faiz indiriminin düşünülmemesi gerektiğini söylüyor.
Ama burası Türkiye! Her işimizi olması gerektiği gibi yapsaydık zaten şimdi çok daha farklı yerlerde olurduk...”
