Anlamaya çalışıyorum
Geçen haftaki yazımda ''İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun''dan söz etmiştim.
O gün, bugün bu kanunu anlamaya çalışıyorum.
Daha doğrusu bu kanunun getirdiklerini…
Eee, ne de olsa, hepimiz sosyal medyada bir şeyler yazıyor, beğendiğimiz yazıları paylaşıyoruz. Dikkatli olmak zorundayız, öyle değil mi?
Şimdi…
Bu yasaya "Sansür Yasası" diyenler var. Bu isimle sosyal medyada yazı yazsalar veya bu isimle yazılan yazıları paylaşsalar, ne olacak dersiniz?
Bana bakmayın! Ben ne "Sansür Yasası" derim ne de bu adla paylaşırım. Ben boyumdan büyük işlere girmem ama…
Mesela,
Enflasyon açıklandı.
TÜİK dedi ki %83,45...
ENAG dedi ki %186,27...
Her ikisi de enflasyon oranlarını yazılı, görsel ve sosyal medyada duyurdu.
Bizler de onları aldık, inandığımızı savunacak biçimde paylaştık. Ne olacak halimiz?
Ya da TÜİK ENAG''ı, ENAG TÜİK''i ''İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun''a aykırı hareket etme suçlamasıyla şikâyet etti.
Yargı neye göre karar verecek?
Devlet kurumları yalan söylemez diye TÜİK''i haklı mı çıkaracak? İyi de milyonlarca insan %83,45''in doğru enflasyon oranı olmadığına inanıyor. O ne olacak?
Bilim insanlarının yalan söylediğine inanmaksa bilime ihanet.
Bu konuda, yalan ölçütleri nasıl belirlenecek? Yasada bununla ilgili tanımlamalar yok da onun için soruyorum. Acaba İletişim Başkanlığı mı karar verecek?
Neyse bırakalım bunu. Değneğin iki ucu da pis.
Bir başka örnek verelim.
Geçtiğimiz günlerde Mersin''de iki terörist etkisiz hale getirildi. Bunlardan birinin yere düşen kimlikten ve taksicinin tanıklığından hareketle kim olduğunun belli olduğu açıklandı.
Ve…
Sabah gazetesi, "CHP''nin GAZETECİSİ POLİSİMİZİ ŞEHİT ETTİ" manşetini attı.
Yeni Şafak gazetesi, "CHP''nin GAZETECİSİ POLİSİ ŞEHİT ETTİ" başlığıyla çıktı.
Akşam gazetesi, "CHP''nin GAZETECİSİ!" sürmanşetinin altında kalın puntolarla olayı özetledi.
Akit gazetesi, "CHP''nin GAZETECİSİ POLİS KATİLİ!" manşetine yer verdi.
Diriliş Postası, "CHP''nin CİCİ TERÖRİSTLERİ" diye yazdı.
Aydınlık gazetesi ayrı kalır mı? "O terörist CHP''ye göre gazeteci" dedi.
Bunları okuyan, yüz binlerce insan, sosyal medyanın her türünde bu haberleri milyonlara ulaştırdı.
Ama…
Çok geçmedi. Bir gün sonra, ölen lanet teröristin, yetkililerin adını verdiği, "CHP''nin gazetecisi" dedikleri kişi olmadığı anlaşıldı. Ana Muhalefet Partisi Lideri, yetkilileri "DNA raporlarını" açıklamaya çağırdı.
Yukarıda sıraladığımız manşet sahipleri bu açıklamaya yer vermediler. Dahası, bir gün önceki manşetlerden söz bile etmediler.
Bunun anlamı şuydu: Nasılsa hedefe ulaşılmış, sadece onları okuyanların, sadece onları dinleyenlerin zihinlerinde istedikleri algıyı oluşturmuşlardı. Yalan olmuş, olmamış ne önemi vardı?
Burada benim sorum şu:
Yeni çıkan yasaya göre;
Bu manşetleri atanlar, bunları sesli ve görsel dünyada, sosyal medyada yayanlar hakkında bir işlem yapılacak mı?
Yoksa "Atalım yalanı, dönüp sayalım inananı!" deyip geçecek miyiz?
Merak ediyor muyum? Hayır! Çünkü…
***
Bu arada yanlış anlaşılmasın. Kendi adıma ve okuyanlarımız için bir açıklama getireyim: Katil, katildir. Terörist teröristtir. Hele hele askerimize, polisimize atılan mermiler bize atılmış demektir. Lanetlemekle kalmaz, tükürüğümüzle boğarız.