Diyette doğru bilinen yanlışlar! Zayıflamak için bunları sakın yapmayın

Diyette doğru bilinen yanlışlar! Zayıflamak için bunları sakın yapmayın

‘Kendi diyetisyenin olmaya hazır ol’ diyerek yola çıkan Diyetisyen Ahmet Akbulut, özellikle son yıllarda popüler hale gelen diyetlere, ezberletilmeye çalışılan doğru olmayan yöntemlere karşı, bilimsel veriler eşliğinde önemli uyarılarda bulunuyor.

Bir Büyük Şişmanlık Meselesi kitabı ile ezber sandığımız bilgilerin doğrularını anlatmaya çalışan Akbulut, “Eleştirel diyetetik” kavramının yılmaz bir savunucusu olduğunu söylüyor.

Diyetisyen Yazar Akbulut, geleneksel beslenme diyetetik anlayışına göre diyetisyen bireylerde yeterli ve dengeli beslenmenin nasıl olacağına odaklanırken eleştirel diyetetik bu görevin yanında yetersiz ve dengesiz beslenmeye sebep olan çevre ortamını, gıda endüstrisini ve yoksulluğu da ilgi alanına alır.

Diyetisyen Akbulut ile diyet üzerine merak edilen pek çok konu başlığını Günboyu Gazetesi okurları için konuştuk.

Sosyal medyada çok fazla diyetisyen videoları, tavsiyeleri dolaşıyor. Herkes bambaşka gıdaları iyi ya da kötü olarak ayırıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Söz konusu beslenme olunca kişisel görüş ön plana çıkıyor. Oysa bilimsel kaynak olmadan fikirlerinizi empoze edemezsiniz! Misal ‘biri çıkıyor ve asla peynir yemeyin’ diyor. Bu olağanüstü bir iddia. Çünkü peynir neredeyse insanoğlunun on bin yıldır hayatında.

Şimdi böyle bir iddia varsa elinizde çok güçlü kanıt olmalı ki biz insanlara peyniri yasaklayalım. Elde bir kanıt var mı? Bir iki tane zayıf çalışmayı, baz alıyorlar . Bu kez peynir yememeliyiz gibi bir algı oluşuyor. Peynir yememeliyiz, peynir şunu yapıyormuş, acaba bendeki hastalıkların, şişmanlığın sebebi peynir mi algısı kulaktan kulağa yayılıyor? Adeta bir delinin kuyuya taş atması gibi…

BESLENMENİN MODASI OLMAZ

*Şimdilerde moda diyetler söz konusu farklı isimleri olan ve dönemsel yaygınlaşan popüler diyetlerle ilgili neler söylersiniz?

Beslenmenin modası olmaz, beslenmenin trendi de olmaz ve neticede yeni bir yiyecek keşfedilmiyor değil mi? Domates yıllardır domates! Yani burada insanların modadan ziyade kendilerine yakışanı giymesi, kendine uygun beslenme şeklini belirlemesi önemli. Kısa yoldan zayıflama, düşük kalorili diyetler ‘moda’ olarak görülüyor.

ZAYIFLAMANIN TEK ŞARTI AÇ KALMAK DEĞİL

*Moda olan kavramlardan biri de aralıklı oruç oldu. Aralıklı oruç beslenme için sizin önerdiğiniz bir yöntem mi?

Akşam belli bir saatten sonra yemek yenmeyerek, 16 saatlik açlık oluşturan beslenme şekline aralıklı oruç deniliyor. Özellikle akşam yemeği sonrası atıştırma kültürü olan insanlar için az yemek anlamına geliyor. Ama burada şu teknik kavramı bilmek gerekiyor. Bizim günlük almamız gereken bir enerji miktarı var. Siz bunu 8 saat içinde de alabilirsiniz, 16 saat içinde de alabilirsiniz. Odaklanmanız gereken esas detay; günlük alınan enerji miktarıdır. Bu enerjiyi hangi saatlerde aldığınız değildir. Yapılan analizlerde aralıklı orucun diğer diyet türlerinden daha avantajlı olmadığı ortaya çıktı. Şimdi bu noktada insanlara şunu önerebiliriz. Aralıklı oruç sizde işe yarıyorsa devam edin. Ama zayıflamanın ya da sağlıklı beslenmenin tek şartı aç kalmak değil. Günümüzde ne yazık ki bu yanlış biliniyor. Açlık üzerine kurulu diyetler çok arttı. Evet, açlık esnasında hem fizyolojik olarak hem psikolojik olarak vücutta faydalı işler oluyor. Fakat ne kadar aç kalırsam o kadar iyi gibi bir basit anlayışa indirgenmesi doğru değil.

Gençlerin günümüzde daha kilolu ya da çok daha fazla hastalıklarla uğraştığını gözlemliyoruz, bizden önceki nesillerin hayatında detokslar, diyetler yoktu ama uzun yıllar sağlıklı olabildiler bunu neye bağlıyorsunuz?

Bu sorunun pek çok cevabı olabilir. Genetik faktörler etkilidir, sosyoekonomik faktörler etkilidir ve elbette ki gıdanın içeriğindeki değişimler etkilidir. Şehir hayatı etkilidir ama bu sorunun en büyük cevabı insanoğlunun son elli senede daha fazla kalori tüketmesi. Gıdaya kolay ulaşmak, acur cubur kültürünün oluşması ve porsiyonların büyümesi de etkili.

GLUTEN KONUSU ÇOK ABARTILIYOR

Beslenme ile ilgili en çok duyduğumuz sözlerden biri de gluten. Bununla birlikte en çok tükettiğimiz besinlerden biri olan ekmekle ilgili de çok fazla bilgi var, ekmek zehirdir yorumları söz konusu, milletçe ekmekle olan bağımız da belli siz bu konuyu nasıl görüyorsunuz?

Buğdaydan ekmek yapılırken o ekmeğin elastik özelliğini sağlayan madde glutendir. Glutensiz diyet yapması gereken gruplar var. Bunlarda gerçekten kesmek lazım ama bunların toplum içinde görülme sıklığı yüzde 2 bile değil.

Günümüzdeki ‘glutensiz diyet piyasası’nı görünce sanki tüm toplumun glutene hassasiyeti varmış gibi görülüyor. Hayır yok. Peki glutensiz diyet uygulayıp da zayıflayan insanlar var mı? Var. Gluteni kesip şişkinliği azalan ya da cilt hastalıkları azalan insanlar var mı? Var. Peki o zaman akla şu soru geliyor. Burada değişimin kaynağı acaba glüten mi yoksa alınan yoğun kalorinin kesilmesi mi? Büyük ihtimal ikinci faktör. Gluteni kestim bütün dertlerimden kurtuldumda ki sebep sadece gluten olmayabilir. Gluten çok abartılıyor, Yapılmış bilimsel güncel çalışmalar herkesin glutene hassasiyeti olmadığını söylüyor, genele bunu öneremeyiz. Ama elbette çok büyük bir ekmek tüketimi var bunun azalması gerekiyor.

GÜNLÜK TÜKETİLEN ÇAY KAHVE DE SU YERİNE GEÇER

*En temel besinimiz su ve su ile ilgili yine her uzman ayrı bir şey öneriyor, herkes su tüketimi konusunda adeta yarış içerisinde doğru su tüketimini siz nasıl tarif ediyorsunuz?

Arıtma suları da, doğal kaynak suları da birbirinden çok iyi ya da birbirinden çok kötü değil. Damak tadı burada önemli. Su tüketimi elbette kişinin kilosuna göre ve bulunduğu ortama göre yapmış olduğu fiziksel aktiviteye göre değişebilir. Ama ne kadar su içersen o kadar iyi gibi bir mantık doğru değil. Burada miktar ortalama 1 litre ile 2,5 litre arasındadır. Su miktarı idrar rengi ile belli olur, koyu sarı ise kişi az su içiyordur. Bir de şu konu yanlış biliniyor. Gün içinde tüketilen çay ve kahve su yerine geçmez. Elbette çay ve kahve de sıvı yerine sayılır.

KİM DETOKS DİYORSA ORADAN UZAKLAŞIN!

Detoks suları için neler söylersiniz bir de son dönemde diyetisyenler kür tarifleri veriyor bu doğru mu?

Beslenmede kür olmaz yiyecekler ilaç değildir. Bir haftada, üç günde yiyecek özelinde vücudunuzda anormal değişiklikler sağlayamazsınız. Detoks tabiri de ticari bir tabirdir.

Ben genelde ‘Kim detoks diyorsa oradan arkanıza bakmadan uzaklaşın zayıflayan şey bedeniniz değil, cüzdanınız olacak’ derim. Öyle üç günde, bir haftada vücudunuzdan toksinleri atamazsınız. Sadece çok düşük kalorili beslendiğimiz için tartıda biraz kilonun düştüğünü görürsünüz. Ama standart beslenmeye dönünce o eski kilolarınız geri gelir.

Hazırlanan sular kişinin iyi beslenmeye dair kendisini motive etmesine aracılık sağlayabilir. Elmayı suya atmakla, tek başına yemek arasında bir fark yok. Suya atılan herhangi bir maddenin yağ yakma gibi bir etkisi yok.

VÜCUTTA MİLYONLARCA HÜCRE VAR DENGELİ BESLEN YETER

*Özellikle sosyal medyada sabahları hazırlanan yeşil sulardan içiliyor, son günlerde herkes hücrelerimi besledim diyor, böyle bir kavram var mı beslenmede?

Bunlar tamamen insanlara farklı beslenme metotlarını aşılamak adına uygulanan laflar. Vücudumuzda trilyonlarca hücre var. Yeterli ve dengeli besleniyorsa bunlar beslenir zaten. Ekstra bir şey yaparak beslemeye gerek yok.

whatsapp-image-2024-05-31-at-13-30-34.jpeg

KİŞİ KENDİ DÜZENİNE GÖRE BESLENMELİ

Bir diyetisyen olarak sabah kalktığınızda ilk olarak mutlaka şu yapılmalı diyebileceğiniz bir öneriniz var mı?

Bunlar tamamen klişe öneriler, kimisi uyanır kahve içer kimisi uyanır hiç bir şey istemez

Herkes kendinden sorumlu. Kişi kendi düzenine göre beslenmeli. Biri 20 yıldır kahvaltı etmemişse ona kahvaltı yapmayı önermiyorum. Kahvaltı sadece çocuklarda mutlaka tavsiye edilebilir.

ŞİŞMAN KİME DENİR?

Kitabınızın ismi Bir Büyük Şişmanlık Meselesi peki sizce kimdir şişman?

Şişmanlık vücudun ihtiyaçtan fazla yağlanmasıdır. Beden kitle endeksinin hesaplamasına göre derecelendirilir. 25’in üstünde ise 30’a kadar hafif şişman, üstü ise birinci derece obezite olarak görülür.

Şişmanlığın en olumsuz durumunun fiziksel görüntü olduğunu düşünüyoruz, sizce şişmanlıktaki en tehlikeli durum nedir?

Şişmanlık, insanların hayat kalitesini azaltır, genel anlamda psikolojik ve fizyolojik etkileri söz konusu. İşin psikolojik yönü göz ardı ediliyor, özellikle genç yaşlarda tüm hayatını etkiliyor şişmanlık psikolojik yönden de insanları hasta eder, sadece şeker, tansiyon etkili oluyor diye bakmamak lazım

MİDE AMELİYATLARINA ESTETİK OLARAK BAKMAMAK GEREKİYOR

Mide ameliyatları ile ilgili ne düşünüyorsunuz artık insanlar kilo alarak konulan sınırı aşmayı ve ameliyat olacak şartları yerine getirmeye çalışıyor tavsiye ediyor musunuz?

Bir diyetisyen olarak bu ameliyatlara asla karşı değilim uzun yıllardır da bu hastalarla çalışıyorum. Uygun kişilerde bu ameliyat mucizeler yaratıyor ama bu ameliyata estetik ameliyat değil de cerrahi ameliyat gözüyle bakmak gerekiyor, gerçekten ihtiyaç var mı? Daha önce farklı yöntemler denenmiş mi gibi parametreleri göz önünde bulundurmak gerekir.

Obezitede ilk seçenek olmamalı ama kişi ameliyat olmayı karşılıyorsa da doğru ellerde doğru sonuçlar yaratıyor. Ameliyat sonrası da hayat tarzı değişikliği konusunda takip edilmesi gerekiyor.

ÇOCUKLAR EKRAN KARŞINDA YEMEK YEMEMELİ

Çocuklar ekranla birlikte yemek yer halinde. Bir şeyler izleyerek yemek yedirilen çocuklarla ilgili olarak beslenme üzerine neler söylersiniz?

Çocukluk çağı obezitesi yetişkin obezitesinden çok daha mühim, çocuklukta alınan kilolar yetişkinlikte bir alt yapı oluşturuyor. Son olarak 2013 yılında Türkiye’de yapılan araştırmada Türkiye çocukluk çağı obezitesinde beş çocuktan biri şişman ya da kilolu olarak belirlenirken, 2016 da yenilenmiş araştırmada ise dört çocuktan biri olarak belirlendi. Çocukluk obezitesi tsunami misali geliyor. Beslenme ile ilgili alışkanlıkların temelleri çocukken atılıyor. Öte yandan reklam piyasanın da en büyük hedefi çocuklar. Önemli bir diğer noktada ekran kullanılarak beslendirme, bu günümüzde ‘farklındalık yemesi’ kavramında uzaklaştırıyor. Oysa çocuklar bir yiyeceği yiyeceği zaman onunla doğru bağ kurmalı, dokunmalı, koklamalı. O yüzden bir şey izlerken yemek yenmesini çok tavsiye etmiyoruz

EN YARARLI VE EN ZARARLI BESİNLER DİYE BİR GERÇEK YOK

En zararlı beş beşin bu yiyeceklerden uzak durun gibi tabirlerde bulunmuyorsunuz kitapta da videolarınız da da peki bu tarz ifadeler doğru mu?

Değil. Beslenmede gri alanlar boldur. Kesinlikle çok popülist ve yanlış bu tarz söylemler hiçbir yiyecek dünyanın en zararlı yiyeceği olamaz kola özelinde de bu söylenebilir ,margarin özelinde de söylenebilir bir yiyeceğin zararı onun bireysel tüketim miktarı ile belli olur en zararlı yiyecek diye bir kavram yok, en faydalı yiyecek diye de yok! Yiyecekler arasındaki sağlığa faydayı belirleyen esas özellik tüketim miktarıyla belirlenir.

MİDE ÇÖPLÜK DEĞİL SEÇİCİ DAVRANMAK GEREKİR

Türk milleti olarak beslenmede en büyük yanlışı nerede yapıyoruz?

Unlu mamüller, hamur işi ve ekmek tüketimi çok yaygın. Golü biraz oradan yiyiyoruz yemeğe karın doyurmak olarak bakmamak gerekiyor, mideme ne giriyorsa girsin anlayışı doğru değil mide çöplük değil seçici davranmak gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları