Körpecik aklımı kandırma boşa
YouTube kanalımız Forward TV''yi yeni kurduğumuz günlerdi. Heyecanla içerikler üretme azmi içinde idik. Sanat, Bilim, Düşünce adına farklı şeyler söyleme adına gündeme farklı bir gündem getirme, biat korkusu olmadan, grup, cemiyet, vakıf korkusu olmadan, özgür bir solukla bir şeyler ortaya koyma kararlılığı içinde yani. Azmin, düşünmenin ihanet emaresi gibi görüldüğü, düşünme ve sorgulamanın silahtan tehlikeli görüldüğü, kendinden olmayan her derde elinde avuç avuç çare ile gelse Azrail görmüşçesine korkulduğu, kürsülerinde bilimsel verilerin değil insanların ayrıştırıldığı ülkemin üniversiteleri yüzünden heba olan birikimler için kürsü olmaya azmetmiş bir ortam olmalıydık.
Başta kulak verenler yol ortasında tükenip nefessiz kaldılar. Konuşulanlardan korktular. Tımarhanede akla ve izana çağıran delinin haliydi bizimkisi biraz. Delilik iyi geliyordu kimilerine. Düşünmenin hakkı pervasızca söylemenin, beyin fırtınası yapmanın hiç yaşanmamış yorgunluğunu duydular daha kendisini yaşamadan. İşte böyle bir atmosferde pandemi gibi psiko sosyal bir sarsıntı ile sarsılırken yürekler Mahzuni Şerif''in dediği gibi:
Yaşamaya geldim ben de dünyaya
Elimi kolumu bağlama benim
Komşular koşuyor (geziyor) yıldıza aya
Dağların başında eğleme beni
Başka kategorilerde demekti önemli olan. Asıl mühim olan da bütün bu manzaranın sahibi ve müsebbibi güruhun üste çıkacak cesareti kendilerinde bulup, çaldıkları akademik unvanlar sahiden kendilerininmiş gibi malumatfuruş kakafonilerle zihinleri kirlettiği bir zeminde Mahzuni babanın devam eden şu mısralarını bir kere daha ilmi hususiyetini yitirmiş o, oturan gölgelere hatırlatmak gerekliydi altını çize çize:
Körpecik aklımı kandırma boşa
İnsanlar benzemez beyinsiz kuşa
Avareyim diye etme temaşa (telaşa)
Bir dilim ekmeğe bağlama (eğleme) beni