Radyoterapiyle meme kanseri kontrol altında

Radyoterapiyle meme kanseri kontrol altında

Meme kanseri tedavisinde radyoterapinin vurgulandığı açıklamalarda, Prof. Dr. Dilek Ünal, "Radyoterapi, meme dokusunda ve ilgili lenf bezlerinde ameliyat sonrası tekrarlayan hastalığı azaltmayı amaçlıyor" dedi.

Prof. Dr. Ünal, meme kanseri tedavisinde kullanılan radyoterapinin önemine ilişkin önemli bilgiler verdi. Günümüzde meme kanseri tanısı konulma sürecinin gelişmesi ve sağ kalım oranlarının artmasıyla birlikte, radyoterapinin teknolojik ilerlemelerin yoğun olarak yaşandığı bir alanda önemini koruduğunu belirtti.

Radyasyon onkolojisi uzmanları olarak, radyoterapiyi uygularken, normal dokuları koruma ve kansere karşı etkili tedavi sağlama amacıyla tüm teknolojik imkanlardan yararlandıklarını ifade etti.

HASTALIĞIN TEKRARINI ÖNLEME ODAKLI YAKLAŞIM

Prof. Dr. Ünal, radyoterapi ile hastalığın kontrol altına alınmaya çalışıldığını belirterek, "Radyoterapinin temel amacı, meme koruyucu cerrahi sonrasında kalan meme dokusunda veya meme dokusunun tamamen alındığı durumlarda, göğüs duvarında ve ilgili lenf bezlerinde ameliyat sonrası tekrarlayan hastalığı azaltmaktır. Radyoterapi ile sistemik olarak vücuttaki hastalık kontrolünün artırıldığını biliyoruz.

Dolayısıyla bu tedavi yöntemi meme kanserinin tedavisinde son derece önemlidir" şeklinde konuştu. Ünal, ameliyat sırasında uygulanan radyoterapinin önemine de vurgu yaparak, "Ameliyat sırasında duvarlara uygulanan radyoterapi ile bazı hastalarımızın ek radyoterapiye ihtiyacı olmamakta ve tek seanslık bir tedavi sağlanabilmektedir. Daha yüksek riskli hastalarda ise ameliyat sırasında yapılan radyoterapi, normal radyoterapi süresini kısaltarak daha etkin bir tedavi imkanı sunmaktadır" dedi.

SOLUNUM TAKİP SİSTEMLERİYLE ORGAN KORUMA

Radyoterapi sırasında kalp ve akciğerin zarar görmemesi için solunum takip sistemlerinin kullanıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Ünal, "Meme bölgesine dışarıdan uygulanan radyoterapide, önemli iki organımız olan kalp ve akciğer radyasyon alanına maruz kalmaktadır. Bu organlarda oluşabilecek hasarı azaltmak için nefes tutma teknikleriyle radyoterapi uygulanmaktadır. Bu teknik sayesinde, akciğer hacmi radyoterapi alanına girerek zarar görmesini minimize ederken, kalbin radyoterapi alanından çıkarılması sağlanmaktadır. Bilim ve teknolojideki ilerlemeler, daha güvenilir ve etkin radyoterapi uygulamalarını mümkün kılmaktadır. Bu da hem yaşam süresini hem de yaşam kalitesini artıran tedavilere olanak sağlamaktadır. Önemli olan, bilimin ışığında gelişen tedavilere güven duymaktır" şeklinde konuştu.