Zamanın ötesi berisi
Rimbaud''un bir şiirine rastladım geçenlerde. Taşıdığı coşku dolu fonetiği ve semantiği bir yana (gerçi sen anlamazsın bunlardan ya o ümitle de yamıyorum merak etme) yazıldığı ay benim için çok önemliydi. Bizim demeyeceğim senden ve benden biz olmanın doğaya aykırı olduğunu bu hayalleri çocukken kurmamdan biliyorum. Ama sadece bir ümit ve çocuklukta kalıp tıpkı Rimbaud gibi şu çocukça şarkıyı söylemek isterim:
Mavi yaz akşamlarında, özgür, gezeceğim,
Ayaklarımın altında nemli, serin kırlar;
Başakları devşirip otları ezeceğim,
Yıkayıp arıtacak çıplak başımı rüzgar.
Ne bir söz, ne düşünce, yalnız bitmeyen düş
Ve yüreğimde sevgi; büyük, sonsuz, umutlu,
Çekip gideceğim, çingene gibi, başıboş
Doğada, -bir kadınla birlikte gibi mutlu.
Ne zaman yazılmış biliyor musun? Tam da otuz yıl aradan sonra "biz" olamamanın acı gerçeğinin yüzümde şakladığı ay. Bir nisan yirmisinde kaleme alınmış. Demek ki nisanın ötesinde değil de berisinde kalmak isteyen, o çocukça hayallerle yani; o masum şarkılar dudakta, o imkansız heyecanla kalmak isteyen ben değilmişim, sen ve senin gibiler karşısında…