14 Mayıs...
Seçim tarihi nihayet belli oldu... 14 Mayıs 2023... Sadece seçim kazanmak için yapılan pragmatik çözümlerin etkisini sandık başında hep beraber göreceğiz...
Dış ticaret açığının 110 milyar doları cari açığın 60 milyar doların kıyısında gezdiği, 196 milyar dolar kısa vadeli borç ile seçime doğru gidiyoruz...
Merkez bankamız SWAP hariç, kamu dahil eksi 60 milyar dolar... Aralık 2022''den beri doları tutmak için yakılan milyarlarca liralık zarar...
Hepsi bir dönem daha koltukta oturup iktidarı kaybetmeme adına yapılan hamleler... Sizce faydası olacak mı?.. Bence olmayacak... Çünkü Türk Milleti hiç bir iktidar zamanında bu kadar umutsuz, bu kadar fakir olmadı...
İktidar partisi artık doların tutulamayacağını anladı ve zamanında olan bir seçim zamanına kadar enflasyonun anormal bir seviyeye gelmesinden korkarak seçim gününü geri çekti...
Türkiye''de adaletsiz olan gelir dağılımının bitmesi ve her kesimin yaşadığı bu ekonomik buhranın son bulmasını diliyoruz... Çünkü bu dönemde gördük ki, iktidar milletin değil, kendi yandaşlarının refahı için çabalıyor...
Ülkemizin tek kurtuluşu yeniden Anadolu demekten geçiyor... Ülkemizin refahı tarıma yönlenmekten, hayvancılığa ağırlık vermekten geçiyor... 2009''dan beri Amerika''nın bastığı bol bol paraların ülkemize gelen kısmını inşaata taşa betona gömmemizden dolayı bu gıda enflasyonunu yaşıyoruz... İhracat ithalat arasındaki bu büyük fark açılıyor... Bir şey ihraç etmesek bile, ekmek yapmak için gerekli olan buğdayı dışarıdan alıyoruz...
Peki bu şekilde bir ülkenin ayakta kalması ne kadar mümkün sorarım size... Bizler tarım ile hayvancılık ile her biri Avrupa ülkesi kadar topraklarımızla dünyaya açılabilecek durumdayken temel gıda maddelerini bile dışarıdan alıyoruz...
Dünyada mevsimsel durumlardan mütevellit çok ciddi bir tarım krizi yaşanacak... Tüm ülkelerin üretim rekolteleri anacak kendi ihtiyaçlarını üretecek durumdayken biz eksik olan ihtiyacımızı nasıl karşılayacağız...
Yeni iktidarın ayakları yere basan bir ekonomi reformu yapması, tam bağımsız adalet sistemini belirlemesi tek çare. Devlet kurumlarının aidiyet değil liyakat ile yönetilmesi şart... Bu denklemlerin hepsi bu ülkenin önünün açılmasını sağlayacak yegane unsurlar...
Türkiye ekonomisinin ekonomik göstergesi TÜİK''in açıkladığı makyajlı enflasyon veya tabelada tutulan dolar değildir... Ülkenin ekonomik baremi hissedilen enflasyon, halkın satın alma gücü ve parasının gerçek değeridir...
2022 senesinin başından beri M1 para arzı ( dolaşım ve vadesiz mevduattaki para ) tam 1 trilyon lira arttı... Bu ne demek, Türk parasının gereğinden fazla artması demek... Bu kadar fazla olan bir şeyin değerini yükseltemezsiniz, değerini yükseltemeyeceğiniz bir paranın satın alma gücü düşecek... Yani bu da enflasyonu haliyle doları tetikleyecek... Mevcut iktidar eğer dolar tutmaya devam ederse bunun maliyeti ülkemize her geçen gün daha fazla olacak...
TL/ Dolar endeksinin 115''e yükseldiği zaman dolar 18.48-18.52 arasındayken şu an endeks 101''e geriledi ve dolar tam ters bir tepki ile yukarı yönlü hareket ederek 19 a yükseldi... Bu da aylardır bizim söylediğimiz teoriyi teyit eder nitelikte yani dolar olması gereken yerde değil... Hiç birimiz istemeyiz ki dolar yükselsin paramız değer kaybetsin ama serbest piyasa ekonomisine müdahale edildikçe önümüzdeki yıllarda yaşayacağız buhran daha derin olacak...
Bu seçimde sonuç ne olursa olsun kazananının millet olması gerekiyor çünkü artık bu milletin diyet ödeyecek bir durumu kalmadı... Bu millet bir cefa ödeyecek sefa sürmedi... Seçim öncesi göz boyama için yapılan para genişletici politika ile şeker hastasına akide şekeri vermeye devam ediyorlar... Tabanı konsolide edebilme adına ülkenin ayarlarıyla oynuyorlar...
Öyle bir ülkeyiz ki öyle bir yapıya sahibiz ki kimse bizi dışarıdan yıkamaz bize zarar veremez... Tarımdada hayvancılıkta da üretimde de hatta teknoloji kanadında da doğru bir politika ile dünyaya kafa tutacak duruma gelmemiz içten bile değil...
Yeter ki yönetenler bunun bilincinde olsun ve buna müsade etsin…