Büyük felaket kapımızda..
Kıymetli dostlar, deprem gerçeği bir şeyi bir daha net olarak anlattı, şans eseri yaşıyoruz. Liyakatsizlik içinde yönetilen bir ülkenin her kademesinde bir hak etmeyen o koltukta oturursa, biz daha çook felaketlere kurban gideriz.
Deprem günü saat 04:17. İlk sallantılı akım ardından yüzbinlerce insan sokaklara akın eder. Tabi şanslı olanlar. Olmayanların ise, beklediği şey çaresizce, uzanacak ellerin onlara yaşama döndürmesiydi. Peki ne oldu, "ilk gün aksaklıklar yaşandı" dendi. 205. saatte bile hala mucizelerle enkaz altından insanımız kurtuluyorsa, 20 yıllık iktidarın acemiliği kaç cana mal oldu varın siz düşünün.
Ahmet Çubukel, İYİ Parti Kahramanmaraş İl Başkanı. 6 ay önceden bugün olacakları üzülerek, çaresizce anlatmış. Vali, Belediye Başkanı, Afad sorumluları. Çalmadığı kapı şehirde dil dökmediği bürokrat kalmamış. Adam "deprem geliyor" dedikçe, kaale almamanın sonucunu hep beraber yaşıyoruz. Afad Başkanı "merak etme, o gün geldiğinde müdahale edecek ekipmana sahibiz" dese de hiç bir şeye sahip olmadığını, hatta neye sahip olup olmadığını bile bilmediğini gördük. Ahmet bey felaket artık kapımızda değil, altımızda dese de, bu haber kimsenin ilgisini çekmemiş. Malum gündem farklı seçim geliyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu canla başla mücadele ederken, "defol buradan İngiliz uşağı" diye aklınca laf konuştuğunu sana hanımefendi kim biliyor musunuz. Milletvekili değil sadece, Kahramanmaraş''ta imar affına parmaklarının ucunda el kaldıran 217 vekilden birisi.
İmar Affı… Bence gündemin tartışılması gereken en önemli konusu. Bundan sonra canımız yanmasın diy, artık hayatımızda olmaması gereken bir kavram. Nedir imar affı? Devletin uygun gördüğü proje ve malzeme kalitesinde eksiklik yapan, projeyi bölge, zemin etüdlerine ve/veya itfaiye mevzuatına aykırı yapan binalara af çıkartılmasıdır. Ben müteahhitim, malzemeden çaldım, yangın kaçışım yok, yangın merdivenim yok, hatalı bir imalat yaptım. Yani kısacası orada yaşamak can güvenliğini tehlikeye sokacak. Peki İmar Affı ile ne oluyor. Bu inşaatlar imar, iskan ve ifraz almış oluyor.
İskan nedir, bir binanın devlet güvencesi değil midir. Vatandaşa ben devlet olarak burayı denetledim, eksik yok, her şeyi tas tamam demek değil midir. Ailen ile huzurla güvenle otur değil midir. Sayın Cumhurbaşkanı 2019 senesinde müjde veriyor Kahramanmaraş mitinginde. "İmar Affı ile tam 144 bin vatandaşımızın konut sorununu çözdük" dedi Tayyip Erdoğan. Peki gerçekten çözüm bu muydu. İmar affından toplanan tam 25 milyar 551 milyon lirayı kasaya koymak yerine, o evlerin gerçekten imara ve iskana uygun olmaları sağlanamaz mıydı.
Bir de işin ekonomik boyutu var ki bu sarılacak yaralarımız için, melhem demek, sargı bezi demek, yeniden inşa edeceğimiz kentlerimiz için harç demek, demir demek, beton demek.
2023 bütçesinde tam 659 milyar lira açık vermeyi hedefleyen ekonomi kanadı, afetin yetişeceği yaklaşık 90-100 milyar dolarlık yükü nasıl karşılayacak. Evet vatandaşın cebinden dediğinizi duyar gibiyim. Ama daha önce vatandaşın cebinden alınan 35 milyar dolarlık deprem vergilerimiz ne oldu diye sormak gerekiyor o halde.
2011 senesinde, zamanın Ekonomiden sorumlu kurmayı Mehmet Şimşek deprem vergilerinin sağlık harcamasına , duble yollara, demiryollarına harcandığını söylemişti. Peki bundan sonra verilecek vergilerin doğru yere gideceğine inancımız var mi, ben tereddüt yaşıyorum.
Devlet bütçesine yaklaşık 1 trilyon liralık bir bütçe açığı demek korkunç rakamlar demek. Bu vergiler ile altından kalkılacak bir şey olmamakla beraber, karşıdan gelen şuta ters ayakta yakalanan kaleci gibi gafil avlandık. Dua edelim de yaralarımızı sararken, bu ülkenin yapı taşı İstanbul sallanmaya görsün, dua edelim bir felaket de orada bizi beklemiyor olsun. Çünkü İstanbul demek Türkiye demektir. İstanbul demek nüfusun % 20 si, Türkiye geneli ödenen verginin % 55 i demektir. Diğer bütün bölgelerde olan yaraları İstanbul ayaktaysa sarabilirsin, ama eğer sorun İstanbul''da bir felaket yaşandığında kim hangi yardım elini uzatır, orası malum.
Ekrem İmamoğlu aynen Ahmet Çubukel''in yaptığı gibi Naci Görür Hocanın sözlerini referans alarak bir açıklama yaptı. Dedi ki;
"İstanulda tam 1. 6 milyon hane var. Bu binaların olası bir depremde 300.000 tanesinin yıkılmasından endişe ediliyor. Ayrıca şu anda tam 90.000 bina çürük ve oturulmaya elverişsiz." Yani diyor ki başkan, aman dikkat felaket bize doğru geliyor. Ama bugün , ama yarın , ama bir sene ama 10 sene. Bu felaket yaşanacak. Sismik İzolasyon mu derler, ekstra güçlenme mi derler bilmem ama, acil eylem planını uygulamaya sokmak zorunda artık yönetenler.
Hala borsanın paranın peşinde koşanlar var, hala dolar altın diye merakta olanlar var. Tabi ekonomi önemli, bu vergiler ile baz etkisine bağlı düşen enflasyonda hayal, doların bu noktada kalmasını beklemek de.
Umuyorum, sadece lafta kalmayan sözde değil, özde tedbirler ile ülkemiz yaşayacağı olası felaketlere karşı kendini hazırlar, aksi halde bu günlerimizi mumla ararız.
Hepinize sevgilerimi saygılarımı sunuyorum. Ulus olarak başımız sağ olsun.