Çöküşe giden ülke ve belediye başkan adayları
Amerika'nın en önemli ekonomistlerinden Türkiye kökenli Prof. Daron Acemoğlu, geçen hafta bazı gazetelere konuştu ve şöyle dedi:
“Özgürlükler kısıtlanıyor. Türkiye’nin geleceğini iyice karanlık gören en parlak gençler yurt dışına gitmeye başladı. Az insan giderse problem yok ama sayı bu kadar çok olunca bu bir çöküşe yol açar ve Türkiye bunun eşiğinde.”
Türkiye'yi son 20 yıldır yönetenlerin ülkeyi getirdiği noktaya bakınca, çöküşün eşiğinde olduğunu herkes söylüyor ama Daron Acemoğlu söyleyince o başka. Malum, bir psikiyatriste 'deli' diyebilirsiniz, hiçbir şey olmaz, ama o size 'deli' derse, akıl hastanesine kapatılma riskiniz var. Bu yüzden Acemoğlu'nun sözleri önemli.
Peki Acemoğlu'nun sözlerine, Türkiye'yi 20 yılı aşkın süredir yönetenler aldırıyor mu? Sanmıyorum, çünkü bunu değiştirecek bir adım atmıyorlar, tersini yapmaya devam ediyorlar.
İşin daha kötüsü, Türkiye'nin, sadece iktidarı elinde bulunduranlar ve ona destek olanlarda değil, muhaliflerde de insan kaynağında çöküş gözleniyor.
Mesela, belediye başkan adaylarının seçimine bakın.
Önseçim, temayül oylaması, halka sormak yok; Ankara'da, ya da İstanbul'da oturan bir zat veya hanımefendi, eline alıyor kalemi ve bunu aday gösterdim diye yazıyor, 'bu adayı nasıl seçtin?', 'İşinin ehli mi?', 'Ne yapacak?', 'Seçilmesi için özelliği ne?', ‘Başkanı olduğu şehre ne katacak?’, ‘daha iyisi yok muydu?’ diye soran da yok, cevap veren de yok.
Sonra da belediyeler iş yapmıyor, belediyeler rüşvetten ve yolsuzluktan geçilmiyor.
Geçen gün, CHP'nin Beşiktaş'ta Belediye Başkanlığı'na aday olan Nebil İlseven'le konuştum, kendisine neden Beşiktaş adayı olduğunu sordum. Öncelikle kendisi Beşiktaş’ın yerlisi imiş, sonra CHP'nin eski İstanbul İl Başkanı ve hayatı da şirket yöneticiliği ile, belediye danışmanlığı ile geçmiş; kısaca, yönetici ve deneyimli bir politikacı, yani böyle bir ismin aday olması gayet makul.
Ama daha fazlasını anlattı; meğer Beşiktaş'ta tam altı dönemdir, yani 24 yıldır, (Ayfer Atay'dan beri) tek bir Beşiktaşlı başkan seçilmemiş. Yani 24 yıldır Beşiktaş Belediye Başkanlıklarını, Beşiktaş'la ilgisi olmayan, başka yerden gelenler yapmışlar. Yani CHP kim bilir nereden birini bulup, Beşiktaş’a başkan yapmış, nasılsa seçmen aldırmıyor diye. Sonuç da başarılı değil, nitekim bir önceki başkan hakkındaki iddialar nedeniyle tutuklu kaldı, sonraki zat da daha ilk aylarda Beşiktaş'ta Boğaz manzaralı ultra lüks ve pahalı bir ev kiraladı, sonra kira işi açığa çıkınca galiba boşalttı; oysa bir başkanın veya bir politikacının böyle bir daireyi kiralaması bile tek başına tartışmalı ve uzak durulması gereken bir olay.
İnsan şaşırıyor ve bir Beşiktaşlı muhtarın dediği gibi, "Muhalefet bile böyle yaparsa, o zaman başkalarını nasıl suçlarız?" diye düşünüyor.
Nebil İlseven'in verdiği bir ilginç bilgi daha var, Beşiktaş'ta oturanların, Beşiktaşlı olma oranları, diğer ilçelere göre iki misli fazla imiş. Yani Beşiktaş'ta her ilçeden daha çok yerliler oturuyor ama siz oraya başka yerden başkan getiriyorsunuz nasılsa seçilmesi garanti diye.
Nebil Bey'in verdiği başka bazı bilgileri de aktarayım:
Beşiktaş'ın nüfusu 175 bin, bunların 139 bini seçmen. Ama ilçeye gelen gidenlerin sayısı günlük iki buçuk-üç milyonu buluyor. Beşiktaş'ın yüzde 60'ı 1-4 katlı evlerde oturuyor. İlçenin yüzde 60'ı doldurulmuş arazilerden oluşuyor. Beşiktaş'ta oturanların yüzde 60'ı 50 yaş üstü ve sadece yüzde 28'i genç.
Son olarak Nebil İlseven'in, seçilirse ne yapacağına dönük mesajını da yazayım, şöyle diyor:
"Beşiktaş, Evliye Çelebi'nin Seyahatnamesinde bile ayan (toplumun önde gelenleri) ve kibar insanların yaşadığı bir yer olarak geçiyor. Ben aday olur başkan seçilirsem, özgür, saygın, geleceğe umutla bakan, temiz düzenli, güvenli, kişilikli bir kent olması için çaba harcayacağım."
Nebil Bey böyle diyor ama partilerin teamüllerine bakılınca, yönetimde kim varsa, yine seçmene kendi kafalarındakini dayatacakları belli.
Ama şunu unutmayalım: Her parti böyle yapacaksa, o zaman gücü elinde bulunduranların tahakkümüne haklılık kazandırırız.
Ve böyle bir ülkede gelecek görmeyip kaçmak isteyenler haksız mı?
Son olarak bir not daha ekleyeyim, hep tekrarlarım, yıllar önce bir Pakistan Büyükelçisine, "Komşunuz Afganistan nasıl bu hale geldi?” diye sormuştum, şöyle demişti:
“Koca ülkenin yönetimine bir gecede, en ücra köylerdeki, sıradan, eğitimsiz ve cahil insanları getirdiler, o yüzden.”
Tüm bunlara bakarak, Daron Acemoğlu’nun uyarılarına kulak verelim derim.