Arınıyoruz derken gerçeklikten uzaklaşıyor muyuz
Başında belli unvanlar bulunan bir uzman çektiği sosyal medya videosunda altına koyduğu fon müziği ile ‘bir kadın saçını topluyorsa aklı karışıktır, ruh dünyası bilmem nedir’ diye anlatıyor. Konuşmasında saçlarını savuran kadınların ise ruh hallerini ise tam tersi detaylı analiz ediyor. Bu durumda benim gibi başörtüsü takan kadınların ruh hallerini ise es geçiyor belli ki…
Gerçekten artık size de bu uzman, eğitimci, yaşam koçu, enerji gurusu ekibinden fenalık gelmedi mi?
Canım bilim ve ilim ehli herkesi elbette ayrı bir kefeye koyuyorum, ama artık içlerinde işlerini iyi yapan da olsa bu işler gerçekten alttan müzikli aforizmalar veren insanların olduğu bir yere dönmedi mi?
Kadın saçını topluyorsa, saçını topluyordur, canı öyle istemiştir, sıcaklamıştır, öyle esmiştir bu kadar!. Biraz rahat mı bıraksak herkesi artık. Şöyle yaparsak böyleyiz, böyle yaparsak zaten şuyuz diyerek etiketlemesek mi kimseyi. Yorulduk.
Bir uzman hayal ettiğiniz her şeyi anlatın, olumlama yapın, olmuş gibi aktarın ki gerçek olsun düşleriniz derken, bir başka uzman yine çıkıp kelimeler çok kuvvetli, söylediğin seni bulur, sözler şöyle güçlü böyle etkili aman kimse ile paylaşma hislerini diye kafa karıştırıyor.
Herkesin bilgiye çok çabuk ulaştığı ama ne yazık ki bir yandan da doğru bilgiyi bulmanın zor olduğu bir dönemdeyiz. Çağın verdiği koşturma hallerinden dolayı kendimizi aramak, hareketlerimize mana katmak istemek çok insani şüphesiz. Ama gerçeklik algısından uzaklaşmadan, bilimin eteğinden ayrılmadan yol almak uzun vadede daha sağlıklı görünüyor.
Geçtiğimiz hafta Çağla Şikel’in katılarak gündeme getirdiği arınma, inziva, içe dönme gibi kavramlar tarihimize çok uzak kavramlar değil, çilehaneler, itikaf gibi seçenekler hep var olmuş, tarihler boyunca her din, her insan grubu kendini dinlemek yaşadığı gerçeklikten uzaklaşmak için yollar denemiş, yerler yapmış.
Şimdi insanların bu duyguların peşine koşması, bunlar için oluşan maddi pazar durumu gibi olaylar durumu bambaşka bir hale koymaya başladı.
Terapi almaktan kaçan herkes inancına göre birilerinin peşine takılıp ruhunu bulmaya çalışıyor. Sap ile samanın bu kadar karıştığı bir devirde doğru uzmanı arayıp bulmakta artık şans meselesi..
Belki bir dağ başında ücrete mukabil bir dolapvari bir yere kitlenip kendini bulamadığı için kendini daha kötü hisseden insanlar grubu geliyor geriden.
Arınmayı, ruhu bulmayı falanca atölyesi, aslında kimsin şeysi diyerek kafa bulandıranlardan ‘eğitim’lerden de uzak durmak gerekir.
Kendisini bulamayacak kadar yaşam savaşı veren, geçim derdi yaşayan, evine götürecek bir meyveyi bile alamayan insanların bol olduğu bir coğrafyada, kendi gerçeğinin ölüm ve savaş olduğunu bilerek bir gün daha yaşamaya çalışan zulme uğrayanların olduğu bir dünyada bu kadar kendimi arıyorumculuk oynamak bana biraz fazla bencilce geliyor.
Belki de kendimizi buluyoruz derken gerçeklik algısından kopuyor, kendini sev, değerini bul sözlerinin sınırlarını aşıp kendine hayran tiplere dönüyoruz? Biraz sakin mi olsak biraz gerçekten kendi kendimize kalmayı çok uzakta aramasak iyi gelir mi?