Güzelleme yaptığınız köy o ‘uzakta’ olan!

Bir dönem sosyal medyada bir kadının videosu çok fazla paylaşılmıştı. Söylediklerinden köyde yaşadığını anladığımız kişi ‘köyden yağ, peynir, tarhana, salça gönderin’ diyenlere isyan bayrağını açmış ve ‘niye gittiniz o zaman’ diye sormuştu kızarak.

Aslında anlatmak istediklerimi bu kadının sitemi çok güzel özetliyor. Güzelleme yapmaya gelince herkes bir köy hayranı oluyor. Beni yakından tanıyanlar bilirler ki ben ‘modern’ hayatı seven biriyim. Aslında bunu itiraf edenlerden biriyim. Şu çağda yaşayıp da modern hayattan uzak kalmak istiyorum diyenlerin çoğunluğunu samimi de bulmuyorum.

Doğa güzellikleri, mis gibi orman havası, bir deniz kenarı bunlara elbette meftunum. Ama bu köy yaşamı heveslilerinin işin gerçeklerinden kaçtığını da görmezden gelemem.

Hayatında bir kez güneşin altında saatlerce çapa yapmamış, beli iki büklüm biber, domates hasadına gitmemiş, bir kere bile bir büyükbaş bir hayvanın bakımını görmemiş kişilerin köy güzellemesi yapması, bence en çok oralarda gerçek bir emekle geçimini sağlayarak yaşamını sürdüren insanları sinir ediyordur.

Sıcakta klima, soğukta kombi rahatına alışmış herkesin ‘ayy şimdi soba olacak, soba bambaşka’ diyerek şiirsel sözleri eğer bir kere sönen soba için soğukta dışarı çıkıp odun getirip yakmadıysa sobayı, o sözler çok da bir şey ifade etmiyor.

O yüzden işin zorlukları, zahmetleri olmadan övülen bir köy hayatı güzellemesini inandırıcı bulmuyorum. Okullarda öğrendiğimiz şarkıdaki gibi ‘orada uzakta olan köyler’ seviliyor aslında. Yıllarca televizyon programlarının rahat bırakmadığı köyleri biliyoruz. Köylülerle yapılan röportajlarda da var aynı sahtelik. Kendi ile yaşıt kadına başında tülbent var diye sağırmış gibi bağırarak ‘teyze’ diye hitap eden sunucular mı, istersiniz, normal bilinen bir klasik yemeği uzaylı görmüş gibi tadarken tanıtanlar mı…

Yavaşlamasına dahi tahammül edemediğimiz internetlerimiz, birkaç saat geç gelse olay çıkardığımız yemek siparişlerimiz, ertesi gün elindeki kargon, içmediğinde ayılamadığın marka kahvecilerin, yeni trend kıyafetler, tüketimin her türlüsü için insani saatlerde çalışmayan adeta 24 saat açık AVM’ler… Bunlara ruhen sımsıkı bağlı olanların odun fırında ekşi mayalı ekmek hedefleri nedense inandırıcı gelmiyor.

Bu vesile ile canımızın çektiğinde anında bulduğunuz büyükşehirlerimizde tükettiğimiz ürünleri, sabırla üreten, tüm zorlu şartlara rağmen halen topraktan bir yaşam peşinde koşan, tüm emekçilerin ve yine her nerede ve ne şartta olursa olsun emeğini yola koyarak çalışan herkesin gününü kutluyorum.

Yazarın Diğer Yazıları