Ekin Pandır’ın yönetmenliğini üstlendiği “Hayatla Barış”, hayatın kendisinden bir parça olarak karşımıza çıkıyor. Film, Barış Telli’nin hayat hikayesini anlatırken, izleyiciyi de bir içsel yolculuğa çıkarıyor. Bu yolculukta, engellerin sadece fiziksel olmadığını, en büyük engellerin bazen insanın kendi içinde yattığını gösteriyor.

Taner Ölmez tarafından canlandırılan Barış karakterinin küçük yaşta geçirdiği bir kaza sonrasında hayata tutunma çabasını ve Ampüte Futbol Milli Takımı’na katılışını merkeze alıyor. Pandır’ın anlatımı, bu süreci bir sporcu biyografisi olmasının yanında bir yaşam mücadelesi olarak ele alıyor. Filmde, Barış’ın fiziksel engelleri aşmasını ve içsel engellerle olan savaşını hissedebiliyoruz

Gürkan Uygun ve Nazan Kesal gibi deneyimli oyuncuların performansları, filmi daha da etkileyici kılıyor. Uygun’un canlandırdığı Ali Telli karakteri, Barış’ın babası olarak onun en büyük destekçisi ve en zorlu eleştirmeni rolünde izleyiciyi derinden etkiliyor. Kesal ise Barış’ın annesi olarak, oğlunun yanında duran, ona güç veren bir figür olarak karşımıza çıkıyor.

Filmdeki diğer karakterler de, Barış’ın hayatındaki önemli kişileri temsil ediyor ve onun bu zorlu yolculuğunda ona eşlik ediyorlar. Her biri, Barış’ın hayatındaki farklı dönemleri ve duygusal durumları yansıtıyor. Bu karakterler aracılığıyla, izleyici de Barış’ın yaşadığı iniş ve çıkışları, sevinç ve hüzünleri deneyimliyor.

“Dışı Barış, içi savaş” sözü, filmi en iyi tanımlayan cümlelerden biri olabilir. Film, başından sonuna duygusal bir yolculuk vaat ediyor ve bu yolculukta izleyiciyi gurur, umut ve azimle dolu bir atmosfere davet ediyor. Pandır’ın yönetmenliği ve oyuncuların performansları, "Hayatla Barış"ı izleyicilerin kalbinde özel bir yer edinmesini sağlıyor.

Bu film, engellerin üstesinden gelmenin ve hayatla barışmanın ne demek olduğunu anlatan bir eser olarak, sinema tarihinin unutulmazları arasına girmeyi hak ediyor. “Hayatla Barış”, içinde yaşadığımız ve her gün karşılaştığımız gerçeklerin bir yansıması olarak önem taşıyor.