IŞİD’in militan fabrikası
Avrupa ülkeleri, IŞİD militanları ve ailelerini farklı şekillerde ele alıyor. Örgüt adına eylemlerde bulunmuş vatandaşlarını yargılayıp cezalandırırken, eylemlere katılmamış ancak örgütle bağlantılı sempatizanlar, pişman kadınlar ve çocuklar için rehabilitasyon süreçleri uygulanıyor.
Avrupa devletlerinin bu yöntemi tercih etmelerinin nedeni, kamplarda kaldıkça bu kadın ve çocukların IŞİD ideolojisine daha fazla maruz kalmaları ve bu durumun terörle mücadeleye değil, terörün tabanını güçlendirmeye hizmet etmesidir.
Örneğin, 2013’te Rakka’da doğan ve şu anda 11 yaşında olan bir çocuk, babasının eylemleri nedeniyle IŞİD’li olarak etiketleniyor ve bu durum örgüte yarar sağlıyor. 5-6 yaşlarında Rakka’ya götürülen ve şimdi 16-17 yaşında olan gençler, IŞİD’in beyin yıkama eğitimini almış durumdalar ve 17 yaşına geldiklerinde intikam ateşiyle dolu militanlara dönüşmüş oluyorlar.
Bu kısır döngüyü kırmanın yolu, IŞİD bağlantılı aileleri kamplar ve cezaevi koğuşlarındaki örgüt yapılanmasından kurtarmaktır.
Bu, sadece bu insanların geleceği için değil, aynı zamanda potansiyel bir tehdit oluşturdukları için Türkiye’nin milli güvenliği açısından da önemlidir. İlk tehdit, bu insanların isyan çıkarmaları veya hava bombardımanı gibi sebeplerle kaçıp IŞİD’e katılma riskidir. Bu durumda, intikam saldırıları için bir insan kaynağına dönüşebilirler.
İkinci bir risk ise, PYD veya komşu ülkeler destekli örgütler tarafından tutulan bu insanların Türkiye’ye karşı kullanılma ihtimalidir.
Acı bir başka gerçek ise, 2013’ten beri bu kamplarda kalan ve bölgeye bir ütopya ideali ile “hicret etmiş” ancak örgütün gerçek yüzünün bir distopya olduğunu anlayıp bölgeden ayrılamayan insanların varlığıdır.
Bu grup, cezaevi veya kampta örgütün etkisinden bağımsızlaşarak özeleştiri sürecine giren, zihinsel olarak IŞİD ideolojisinden uzaklaşan ve yaşadıkları dönüşümle terörizme karşı panzehir olabilecek potansiyele sahip kadın ve gençlerden oluşmaktadır.
IŞİD’in etkisi altında olan veya PYD ve Haşdi Şabi gibi diğer silahlı grupların baskısı altında kalan insanlar, ciddi insan hakları ihlallerine maruz kalmaktadır. Bu durumda olan kadınların çoğu örgüt eylemlerine katılmamış, çocuklar ise bu eylemlerle hiçbir ilgisi olmayan masum kişilerdir.
Her birey, adil yargılanma hakkına sahiptir ve bu, terör örgütleriyle ilişkisi olmayan geniş aile üyeleri için de geçerlidir. Aileler, torunlarına güvenli bir gelecek sunmak için haklı taleplerde bulunmaktadır.
Rusafa Cezaevi’ne dair haberler, Türkiye ve Batı medyasında yer almaktadır. 2019 verilerine göre, Rusafa Cezaevi’nde 10’dan fazla ülkeden gelen 1.241 yabancı kadın ve çocuk bulunmaktadır; bunların 774’ü 9 ay ile 15 yaş arasındaki çocuklardır.
Irak’ın kuzeyindeki Tal Afer’den kaçarken yakalanan ve Kasım 2017’de Rusafa’ya getirilen çocukların çoğu, Bağdat’taki çocuk gözaltı merkezine nakledilmiş ve annelerinden ayrılmıştır. 9 yaşındaki çocuklar dâhil, birçok çocuk Irak sınırını yasa dışı yollarla geçtikleri için yargılanmaktadır.
Yetişkinlerin ifadesine göre, bu çocukların durumu hakkında söyleyebilecekleri hiçbir şey yoktur. Diğer çocuklar ise uzun hapis cezalarına çarptırılmış veya yargılanmayı bekleyen anneleriyle birlikte Rusafa’da kalmaya devam etmektedir.
Bağdat yönetimi, yargılanamayacak durumdaki mahkûmları kendi ülkelerine göndermek istemektedir, ancak birçok ülke bu taleplere yanıt vermemekte ve vatandaşlarını geri almamaktadır.
Bu bağlamda, geçtiğimiz yıl Türkiye’de sosyal medya üzerinden bir kampanya düzenlendi. PYD’nin el-Hol Kampı ve Bağdat Hükûmeti’nin Rusafa Cezaevi’nde yaşanan insan hakları ihlallerine dikkat çekmek amacıyla başlatılan bu kampanya, buralarda bulunan Türk vatandaşı kadın, bebek ve çocukların Türkiye’ye getirilmesini ve gerekirse yargılanmalarını, çocukların ise koruma altına alınmasını hedefliyordu.
Selefi olan ya da olmayan birçok gazeteci, insan hakları aktivisti ve avukatın katıldığı çevrimiçi toplantılarda bu konu ele alındı. Ancak kampanyanın çoğulcu yapısı, Türkiye’deki IŞİD mensupları ve sempatizanlarını rahatsız etti.
Terör örgütü, bu kamplardaki zor durumları kullanarak kendisine yeni sempatizan kazanma planları yapıyordu. Bu nedenle, kampanyaya katılan birçok entelektüel, aktivist ve gazeteci, örgütün bu manipülasyonuna karşı çıkarak kampanyadan çekildi. Sonuç olarak, bu kamplarda ve cezaevlerinde tutulan kadın ve çocuklar unutulmaya mahkûm edildi.