Beşiktaş hızlandıkça daha da güzel

Beşiktaş hızlandıkça daha da güzel

Kimse kusura bakmasın...

Kıskanmasın da...

Dünyanın en muhteşem "maç yolculuğu", Dolmabahçe'nin o büyülü "Ağaçlı Yolu"nda yapılan yolculuktur.

O yolda yürürken, düşünüyordum:

Sonunda şu Avrupa maçlarının abuk takvimi ve çıldırtıcı saatlerine esaretten kurtulduk da, artık daha "sosyal saatlerde" maç izleyebileceğiz şu statta. Başlangıç saatini 19.15 (niye çeyrek geçeyse?) olarak görmek bile rahatlattı bizi. Vakitlice gelip, görüp, yazıp, gideceğiz. Yarın sabah herkes işine gücüne uykusunu adam gibi almış olarak gidecek.

Sezon başından itibaren İstanbul'daki tüm (Süper Lig + UEFA) maçlarını çıplak gözle izleyen biri olarak, geçen hafta yaptığım analizde altını özellikle çizmiştim:

Karakartal, "eldeki (şu ana kadar) kısıtlı ve biraz da yap-boz kadrosu ile, Avrupa serüveninin ilk aşamasını bence başarı ile geçmiştir.

Ligde de Pendikspor maçındaki hakem skandalı (cinayeti mi desem?) nedeniyle yitirilen 2 puan hariç, ligde de aldığı 4 puanla, yoluna devam ediyor. 15 günlük milli maçlar arası da, belki ufak tefek hazırlık maçları, yeni transferlerin takıma adaptasyonu yolunda yapılacak minik "ameliyatlarla" faydalı olacaktır.

Şenol Hoca bu "uyum ameliyatlarına" zaten maç bazında şu ana kadar akıllı dokunuşlarla başlamıştı bile. Bugün de Rashica'yı sağ kanatta Rosier'nin önünden koşturarak, Chamberlain'i de Aboubakar'ın hemen arkasına alıp, kafasında bu "yeni adamlara" biçtiği rolleri şekillendirerek bir ilk 11 yapmıştı.

Nitekim ilk yarıda izlediğimiz kadarıyla, orta sahada Amir Hacıahmedovic, Gedson Fernandes ve Alex Charberlain'in dinamizmi biraraya gelince, sanki sezonun başından beri daha bir "diri ve güven veren" bir orta saha izledik. Gedson zaten 3-4 maçtır üzerine koya koya iyileşiyor. Chamberlain'in çok mücadeleci ve ayağındaki topları ezmeden ileri hızlı taşıyabilen ve iyi top tutabilen bir karakteri var.

Bu umut verici. Zaten bugünkü beyaz formayı biraz kazıyınca altında görünen "Liverpool kırmızısı" bunun garantisi sayılmaz mı?

İlk 25 dakikası tartışmasız Beşiktaş'ın üstünlüğü ile, ama yine o "kronik" arızası olan ağır hazırlık hamleleri ile geçen maçta, 26'ncı dakikada artık bir "Omar Klasiği" haline gelmeye başlayan kafa golü 1-0 öne geçti ev sahibi takım.

Kendisine göre sağ kanattan kullanılan kornere, bu sezon 4'ncü kez (birini Pendikspor maçında hakem gaspetmişti) kafayı ustaca koyarak Beşiktaş'ı galip duruma geçirdi. Colley bunu hep yapıyor ve çok iyi yapıyor. Artık rakip defanslar, duran toplarda Abou'dan çok ona bakıyor. Ama çare bulamıyorlar.

Ve, dakika 40...

Muleka sol kanatta tam santra çizgisinde rakibinden adeta bir "Beşli Çete ustalığı ile çaldığı" topu, ileri koşusunu başlatan Aboubakar'a aktardı. O da bulduğu boş alanda vitesi büyütüp hızla taşıdığı (senden, tam da bunu istiyoruz işte Abou kardeş) topu ortadan neredeyse bomboş koşu yapan Rashica'nın önüne çıkardı. Kosovalı Milot, topun gelişine, bir penaltı vuruşundan bile rahat vurup Sivasspor kalecisi Ali Şaşal'ı avladı...

Durum 2-0 olduğunda tribüne bir başka keyif ve heyecan gelmişti.

Ama neden "Karakartal Övgüsü" değil de "Beyoğlu Bilmemnesi" şarkısı söyleniyordu? Vallahi anlayamadım. Çıkın arkadaş şu mood'dan artık...

İn Beyoğlu'ndan, Çarşı'ya... Gol olmuş, onu kutla.

Hiç şık olmuyor. Onu söylemem lazım.

Peki, ilk devrede Sivasspor ne yaptı?

Keşke olsa da yazabilseydim.

Olsa, dükkan sizin Yiğidolar...

Geriye yaslanıp "topu keser, hızlı çıkarım çakarım" devri artık geçiyor futbolda. Uzun süre, bunu herkesin en kolay yapabildiği takım Beşiktaş'tı.

Artık Beşiktaş bile yemiyor. Beşiktaş bile...

Nitekim, ikinci yarıya çıkarken, yukarıda yazdığım son 2 cümleyi okumuş olsalar gerek ki, Sivasspor biraz dahna istekli ve hızlı gelmeye başladı Beşiktaş kalesine. Zaten başka kaybedecek neyin var ki? Çaresiz hücum edeceksin.

İlk 5 - 6 dakikalık bu tempoyu, Beşiktaş bir aşamada tersine çevirmeyi başardı ve farkı açmak için yine aynı iştahla gelmeye başladı Sivas kalesine. Hemen araya şu notu sıkıştıralım:

Rashica ve Chamberlain'in temposu Beşiktaş'ın oyununu bir hayli değiştiriyor ve güzelleştiriyor da. Zaten ne diyorduk hep? "Bu takım vites büyütmeli. Vites büyütmeli... Vites büyütmeli... Vites büyüt... Büyüt..."

Oluyor galiba...

63'ncü dakikada Şenol Güneş, kenardan bir hamle yapmaya karar verdi..

Rashica ve Chamberlain'i, bu satırların yazarıın çok fazla övdüğüne kanaat getirdi herhalde.

Onların yerine 21 ve 22 numarayı formalarla Demir Ege ve Bahtiyar Zeynudinov'u aldı.

Hayırdır.. Vardır bir bildiği dedik.

"Uyum ameliyatlarının" bir örneğidir.

Ama bence, 90 dakika o orta saha kurgusunu bozmayıp deneseydi bugün.

Gedson çok iyi gününde... En az 4 kez tekme tokat durdurabildiler adamı. İleri geri koşularla darmadağın etti Sivasspor orta sahasını...

75'inci dakikada, bugün de takati kalmadığı görülen Aboubakar'ın yerine Cenk Tosun'u, Muleka'nın yerine de Ante Rebic'i soktu oyuna Beşiktaş kenar yönetimi.

Son 2 maçtır oyundan çıkarken ıslıklanan Muleka'nın bunun nedenlerini eve gidince oturup düşünmesi gerek. Biz biliyor ve göryoruz da... O da farkında olmalı.

76 ve 77'de Sivasspor iki kez geldi Beşiktaş kalesine, birinde ofsayttı zaten ama Mert Günok topu yatarak, Modou Barrow'un ayaklarından çok iyi aldı.

İkincisinde ise, yine Barrow isabetli vuruş çıkaramadı.

Bu dakikaları da Nevzat Demir'de defansına izlettirecektir Şenol Hoca, eminiz...

Bunları izleyen dakikalarda Beşiktaş yine tehlikeli gelmeye başladı.

Cenk Tosun'la, Rebic'le, Bahtiyar'la peşpeşe heyecan yarattı.

Ama o 3'ncü gol, bir türlü gelmiyordu.

O, herkesin arkasına yaslanıp derin bir nefes alacağı 3'ncü gol...

Onun yerine tribünler, Avrupa Şampiyonası'nda Kadın Voleybolcuların mücadelesine odaklandı. Tribünde bayraklar açıldı ve "Yaşa Mustafa Kemal Paşa!.." seslerin yankılandı Dolmabahçe semalarında...

Voleybol maçının, bu maç bitiminde Skor Levhası ekranından gösterileceği anons edildi.

Bir yandan da Beşiktaş hücum elemanları 3'ncü gol için bastırdıkça bastırıyordu.

Ve maç bu güzel atmosferde 2-0 bitti.

3 puan daha cepte.

Kartal düzeliyor.

Gedson coşkuyla alkışlanıyor.

Şenol Hoca daha büyük coşkuyla alkışlanıyor...

Maç sonrası üçlüsünü Gedson çektiriyor..

Nazar değmesin..

Ama o da ne?

Bitiş düdügünden sonra "Yönetim istifa" diye bağıran bir grup taraftar ve onları ıslıklayan bir başka grup..

Kaçırmayın tadını bu galibiyetin dedik.

Ama tribün bu...

Hikmetinden sual olmaz...

Yazarın Diğer Yazıları