Beşiktaş yine ’Acılarda’: Zafer Arapkirli yazdı...

Beşiktaş yine ’Acılarda’: Zafer Arapkirli yazdı...

BEŞİKTAŞ YİNE “ACILARDA”

Konuk Beşiktaş’a 4 gol birden atan Pendikspor, 3 haftadır taraftarlarını farklı galibiyetlerle güldüren Beşiktaş’ı gol yağmuruna tuttu...

Futbol denen güzelim oyunun, en seçtiğim klişelerinden biridir:

“Futbolda dün yoktur bugün vardır...”

Hattâ, “yarını bile kimse bilemez”, merak bile etmez.

Beşiktaş’ın bugünleri için söylenmiş bir söz adeta.

En son maçın, yani kupadaki Eyüpspor maçının ardından ne yazmıştık? Başlığı da öyle atmıştık zaten:

“Gelene 3, gidene 4 atıyor...” mealinde.

Beşiktaş 3’lere 4’lere alıştı”

Hani vardır ya o meşhur laf:

“Vurduğun gol olsun” diye.

Adeta öyle maçlardı onlar.

Ama, “dün, dündür”

İyi de, bunun böyle devam edeceğinin bir garantisi mi vardı?

Elin oğlu da, gelene 5 gidene 6, 7 atıyor.

Ama bu Beşiktaş’ın 3 de 4 de attığı maçlarda, hatalarını da örtmemiş, yine aynı zaafiyetin ve aynı eksikliklerin, aynı hastalıkların sürdüğüne dikkat çekmiştik. Çünkü amigo değiliz.

4 attığı maçlarda bile defansın hala o “kesik başlı tavuk sendromundan” kurtulamadığını, orta sahada sürekli değişen kurgu yüzünden, birbiri ile “leb demeden leblebiyi anlayacak” şekilde iletişim kurabilecek yani hızla topu ileri çıkarabilecek bir oyuncu grubunun olmadığını, ileride de Cenk Tosun’un hala “gezen tavuk” rolünde rakip defansları zorlamaktan çok uzak olduğunu, açık açık yazmıştık.

Futbol böyle bir oyun.

“Denk geldiğinde” biri vurur, topu ağlarla buluşturur ve o başarı, takımı da “iyi gösterir” bazı gözlere.

Nitekim bugün “Beşiktaş’ın eski çocuğu” Umut Nayir’in attığı gol ve sonrasında Pendik’in “oyuna hakim gibi” görünmesi böyle bir şeydi.

Kaleyi karşısına alıp öyle güzel vurdu ki 4’ncü dakikada Umut, Beşiktaş kelecisi Mert Günok’un beklemediği bir şiddette ve beklemediği yerden ağları buluverdi top.

Efendi çocuk. Gol sevincini abartmadı eski takımına karşı.

Ama bu çocuğa dair bir iki kelam etmeden devam etmeyeyim.

Beşiktaş’ta, forvetlerin sakat ya da cezalı olduğu veya yorulduğu anlarda oyuna alınan ve her defasında benim tribünden “Haydi be çocuk. Tam fırsatıdır işte. At golünü ya da gollerini kendini göster, kap formayı” dediğim bir genç yetenekti.

Ama olmadı. Yapamadı. Her defasında onun başarılı olmasını isteyen herkes gibi beni de üzmeyi başardı.

Fenerbahçe’de, Beşiktaş’taki kadar fazla şans bulamadı.

Bulduğunda da yine doyuramadı o formaya gönül verenleri. Nitekim Pendikspor’da hafta içinde Türkiye Kupası maçında da golünü atmayı bildi.

Beşiktaş ise, golü yedikten sonra çok yüklendi. Rashica’nın Cenk’i pozisyona sokma çabaları, Cenk’in artık “eski cenk olmadığı” gerçeğini kim bilir kaçıncı kez ortaya koydu.

Kendisini marke edenleri arkasında bırakmayı, onları alt etmeyi ve gereken yerde gereken saniye bulunmayı artık beceremediği ortada. Bunu bugün söylemiyoruz. Neredeyse 1 yıldır dilimizde tüy bitti.

O yüzden “Bu da kaçar mı?” diye saç baş yolan tribünlere katılmıyorum. Orada zamanında olamadığın zaman atamazsın. Çok doğal. Cenk’in Beşiktaş’ta bu artık son sezonu olabilir. Onu da nasıl noktalayacağına kendisi karar verecek. Sürekli bu oyunla olmaz tabii ki. Hep de “Al at artık” misali garantili pozisyonlar gelmez, geçen 2 maçta olduğu gibi.

Geldiğinde de ya geç kalıyor, ya ıska geçiyor ya da defans ondan önce davranıyor. Büyük golcüler bu arızaların hiçbiri ile malul değildir. Emekliliklerinde bile. Daha doğrusu zamanında emekli olmayı da bilirler.

Daha ne diyeyim bu arkadaş için?

Peki, “Semih ne yaptı?” diye sorduğunuzu duyar gibi oluyorum.

Her maçta da o çıkacak değil ya sahneye.

Bazı günler de takımın bozuk ve dağınık oyunu onu da etkileyecektir tabii ki.

Maçın ikinci yarısında Pendikspor daha etkili ve daha istekli oyunuyla Beşiktaş kalesinde tehlikeler yarattı. Beşiktaş’ı da, pas yollarını çok başarılı biçimde tıkayarak kalesine fazla yaklaştırmadı.

İkinci yarıda Demir Ege’nin yerine oyuna başlayan Rashid Ghezzal da, form frafiği sakatlıklardan sonra hızla yükselmesine rağmen pek etkili olmadı. Onu da oynatmamayı başardı Pendik orta sahası.

İlerleyen dakikalarda Semih’in yerine Muleka’yı oyuna alan Fernando Santos, “Bir de böyle deneyeyim bari” düşüncesini ortaya koydu. Ama, sahadaki manzara bunun belli ve somut bir hesaba dayalı olmadığını, adeta bir “zar atışı” hüviyetinde bir değişiklik olduğunu anlatıyordu.

Beşiktaş’ın hem orta sahasının hem de defansının “uyku modunda” olduğunun somut bir kanıtı 70’nci dakikada geldi.

Taç atışından aldığı topu uyuyan defansın arasına hızla sızarak kendisi götüren Halil Akbunar, kaleye yeterince yaklaştığını düşündüğü anda sert bir şutla Mert Günok’u avlayıverdi.

Durum 2-0 olduğunda şunu düşündük:

“Maaşallah dememek lazım bu Beşiktaş’a. 3 gün sürmüyor...”

Mame Thiam’ın, bir kez daha uyuklayan defansında hem Umut’un hem de Bahtiyar’ın hatalarını affetmeyen Halil Akbunar, 3’ncü golü yaptığında, ikincisinden sonra sadece 3 dakika geçmişti.

Dakika 74

Durum 3-0 Pendik lehine.

Gelene 3 gidene 4 atan Beşiktaş, yine, birkaç haftaki gibi, “Gelenin gidenin 3 attığı” bir takıma mı dönüşüyordu?

Vallahi, aynen öyle.

81’nci dakikada yine Pendik çok rahat ve basit bir taç organizasyonundan, soldan gelen topla 4’ncü golü buldu.

Yapılan orta adeta tıngır mıngır girdi Beşiktaş kalesine.

Ayağını uzatan Umut Nayir’in vurması bile gerekmedi.

Dakika 81 .

Durum 4-0

Ağır hava koşulları ağır saha, ağır bir uyku hali, Beşiktaş bugün de Anadolu yakasında fark yiyordu.

Santos Dayı kısa süre de “mağlubiyeti” hatta “ağır mağlubiyeti” de tatmış oldu böylece.

Bu kez de şu ünlü deyiş geldi aklıma:

“Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?..”

Santos’un aklına “Süper Jaoker Necip” geldi bir anda.. Ama kronometre “Çok geç değil mi be hoca?” diyordu Portekizli Yaşlı Kurt’a..

Atı alan Pendik’i geçmişti, çoktaaaaan.

Beşiktaş taraftarına 3 haftalık bir mutluluğu çok gören bu futbolcu grubuna diyecek bir şey bulamıyorum.

Gezinerek, rakip orta saha ve forvetlerini, adeta soğuk bir Cumartesi gecesi elinde patlamış film çanağı ile film seyreder gibi seyretmek, yerleşik bir hobi olmuş bu takımda.

Tebrikler Pendikspor.

Geçmiş olsun Beşiktaş.

Allah sonunu hayretsin Santos Dayı...

Tamda “3’lü çektirmeyi” öğreniyordu.

Kısmet olmadı bu sefer.

Nevzat Demir tesislerinde Beşiktaşlı gençleri fena fırça bekliyor ilk idmanda.

Onu söyleyeyim.

Yazarın Diğer Yazıları