Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Burçak Boğaçhan Yüzgül

Burçak Boğaçhan Yüzgül

Lahmacuncular bir bir kapanıyor

Lahmacunla ilk tanışmam; 1975 yılına denk geliyor…

Nenemin maaş günü, Eminönü İş Bankası’nın ‘Açılır-Kapanır’ kapılı Eminönü Şubesi’nden maaşını çeker çekmez; Nişantaşı’nda bulunan süper lüks ‘Kıyım’ lokantasına giderdik öğle yemeğine…

Önden ana yemek, genelde kıymetli annem hariç hepimiz döner, annem ‘İskender’, ardından da herkese birer lahmacun…

Çıtır çıtırdı ‘Kıyım’ın lahmacunu. O zamana kadar bu kültürü çok da bilmediğimiz için, bize hakikat gibi gelmişti o tad…

Yıllar sonra Erenköy’de taşındığımız evimizin mahallesinde; ‘Şenol’ lokantasında da lezzet fena değildi. Yine çıtır çıtır…

Ortaokul ilk sınıfa başladığımda, piknik sepetli bir sokak satıcısı tanıştırdı beni gerçek lahmacunla.

Lahmacun çıtır çıtır olmaz. Çok yapılıp üst üste konur, sıcağını muhafaza edecek şekilde üstü kapatılır ve yumuşadığı için sarılarak yenilir…

Macun yumuşaklığında olur yani…

Bol yağlı kıyma, domates, soğan, bol sarımsak, maydanoz, domates-biber salçası karışımı, tuz ve karabiber ile sivri biber ile oluşturulan cıvık harç, az mayalı hamura sürülerek, orta hızla çevrile çevrile meşe odun fırınında pişer…

Lahmacun deyip geçmeyin. 280 dereceye ulaşmış fırında taş çatlasın 3 dakika pişirilmelidir…

Fazlası hamuru karartır…

İstanbul’da son altı ayda 300’e yakın lahmacuncu kapandı, Ankara’da keza 100’e yakın…

Bir de her önüne gelen usta olmuştu o da ayrı…

Oysa bu işin en iyi ustaları, Gaziantep, Şanlıurfa ve Adıyaman’dan çıkar…

Bir yandan pahalılık, bir yandan soygun mantıklı davranış, mesleğin de sonunu hazırladı…

Şu anda gıda sektöründe en çok işsiz grubu ‘Lahmacun ve Pide Ustaları’ oluşturuyor…

Zaten lezzetli bir lahmacun için bir tanesinin dahi maliyeti minimum 60 TL’ye gelince, satış fiyatının da hâliyle 100 TL olma zarureti doğdu…

Bu fiyata da çoğu kimse alamayacağı için kimi malzemeden çalmak zorunda kalıp kalitesizlikten kapandı, kim ise maddi zorluklardan…

Oysa çocukken biz, ‘Sandviç’ denen ikisi iç içe sarılmış lahmacun ile geçirirdik öğlen yemeğini. Bol maydanoz ve sumaklı soğanı incecik hilal gibi kıyıp içine koyarlardı pişim sonrası…

Yanında da küçük şişe ayranı…

Geçende de yazdım ya, kapitalizm lezzetlerimizi çaldı bizden, ağzımızın tadını, çocuksu şekerlerimizi…

Macunlarımızı…

Lahmacunlarımızı…

Yazarın Diğer Yazıları